16 Temmuz 2010 Cuma

Hamamböceğinden mi Geleceğiz?


İnsanoğlunun ortaya çıkışı bazılarına göre muammadır. İlginçtir. Aslında bazılarınca tüm evrenin, canlıların, dünyanın, varlıkların ortaya çıkışı soru işaretidir. Her bakış açısının kendince görüşleri vardır. İnsanoğlu bazen bilimle yaklaşır, bazen gerçekle, bazen din açısından. Dini açıklamadan yaklaşınca her şeyi yaratan bir yaratıcı söz konusudur. Her şeyi o yaratmıştır. Bazı kişiler ise evrim denen bir şeyi ortaya koymuşlar. Ortada daha insan denen bir şey söz konusu değilken tek hücreli canlılardan çeşitli canlılara evrile evrile maymundan nihayetinde insan olabilmişiz!!!

Ben ne mi düşünüyorum? Maymundan geldiğimiz konusuna gülerek yaklaşıyorum. Evrim teorisi inandığım bir şey değil. Bazı canlılarda değişiklikler olduğu doğrudur ama insanoğlunun ilk zamandan beri genel görüntüsünü koruduğunu düşünüyorum. İlk zamanlar belki daha güçlüdürler, daha savaşçı ve mücadelecidirler. Belki günümüz insanları daha az güçlüdür. Ama şu gerçeği unutmamak lazım ki, her çevre şartı ve iklim yapısı kendine özgü insanlar yaratır. İskandinavya soğuğu insanlarının bembeyaz tene sahip olup köse olması pekala anlaşılabilirken, sürekli kuru sıcağın ve yaşanması zor yakıcı güneşin altında yaşayan siyah tenli Afrikalı insanların görünümlerinin anlaşılabileceği gibi.

İnsanoğlunda değişmeyen bir şey varsa o da birbiriyle savaşmaktan asla vazgeçmediğidir. Yüzyıllardır birbirini yiyor insanoğlu. Kıyımları getiriyor. Güce doymuyor. Çıkarların ihtiraslarına kendini kaptırıyor. Binlerce yıl önce de aynıydı. Günümüzde de aynı. Bu her zaman devam edecek. İnsanoğlu öldürmeye devam edecek.

Peki..

Oldu ya, büyük bir savaş yaşandı. Tüm dünya birbirine girdi. Nükleer bombalar ardı sıra patlatıldı. Dünyanın tüm köşesi bombaya boğuldu. O zaman ne olacaktır? İnsanoğlunun böyle bir ortamda yaşayabilmesi mümkün değil. İroniktir ki, eğer dünyanın her kilometrekaresine nükleer bombaları yollasanız yaşayacak tek bir canlı bile yok, o birçoğumuzun gördüğünde iğrendiği ve temas etmeye kalbinin yetmeyeceği hamamböceğinden başka!! Hamamböceği denen şey öyle bir yaratık ki, nükleer bombadan etkilenmeyen tek varlık, hayatta kalabilecek tek canlı oluyor. Halbuki üzerine bir terlik indirdiğinizde tahtalı köye gönderilebilmesi basit bir böcek.

İnsanoğlu bilmez ki, birbirini öldürmeye devam ederse ve dünyayı radyasyona boğarsa ortada hamamböceğinden başka bir şey kalmayacak. Hamamböceğinden de gelemeyecek, o çok inandığı maymundan gelebileceği gibi!!!

Bilinmesi gereken bir gerçek var ama. Hamamböcekleri bize iğrenç görünebilir. Ama o çok güzel bulduğumuz insanoğlunun kendisi çok daha iğrenç yeri gelince. Yüzyıllardır.. Katıksız hem de!

14 yorum:

Havenless dedi ki...

İnsan evriminin maymundan insana şeklinde gelişmediğini, ortaya atılan teorinin basitçe; ortak atalardan değişik kollara ayrılarak çeşitlenme biçiminde olduğunu iddia ettiğini söylemek isterim. Diğer taraftan insanoğluna, insanlığa dair yaptığınız eleştiriye sonuna dek katılıyorum. Hiçbir zaman ders almıyoruz ve doğadan uzaklaştıkça da kendi kendimize yabancılaşmaya devam ediyoruz.

Atilla Çelik dedi ki...

Yorumun içşn teşekkürler. Maymundan geliyoruz lafı kabaca öylesine bir latife. Bir kalıp halibi almış absürd bir hal. Bu konu ile böyle eğlenmek hoşuma gidiyor. :)

LLuvia dedi ki...

"Ben ne mi düşünüyorum? Maymundan geldiğimiz konusuna gülerek yaklaşıyorum. Evrim teorisi inandığım bir şey değil."

Teorilere inanılmaz Atillacım. Bilime inanmak diye de bir cümle yoktur zaten. Dine inanılır ya da efsanelere ama bilim kanıtlara dayalıdır ve inançla işi olmaz. Hiç bir bilgin olmadığı belli bir teoriden bahsederken biraz saygılı olmak lazım ne de olsa binlerce kişinin üzerinde çalıştığı bir konu. Bunun dışında yazınla ilgili Havenless'ın yorumuna birebir katılıyorum.

Atilla Çelik dedi ki...

Evrim teorisine dair çok geniş kapsamlı bir belgesel izledim. Gayet de bilgim var. Ama o konuya dair bilgim olması insanların geyiğe vurduğu maymundan geliyoruz lan repliğini yapmama engel değil. Evrim teorisini iplemiyorum da. Onbinlerce insanın emek verip de iplenmeyen çok şey var çünkü.

Hiç bilgin olmadığı bir konu diyerek zaten cahile bağlamışsın beni. Gayet bilgim var ama bilgi sahibi olmam demek üzerine geyik yapamayacağım, saygı duymam gerektiği anlamına gelmez. Yoksa ilgiyi başlığa, o kaba espriye çekemezdim.

Çevresel faktörler canlıları değiştirir diyerek olaya farklı açıdan baktığımı, bu anlamda teorinin kendi içinde tutarlılıkları var ama sonuçta teori. Gerçek değil... Doğal seleksiyon olsa baş üstüne..

LLuvia dedi ki...

Cümlelerinle zaten teoriden uzak olduğunu kendi kendine kanıtlıyorsun. Bir belgesel izleyerek insanlar bilim adamı kesiliyor bu ülkede. Gerçekten entresan. Burada bunun tartışmasını uzatıp sana vaaz verecek değilim Atilla. Saygısız davranmak istiyorsan da sen bilirsin.

Atilla Çelik dedi ki...

Ben hiçbir zaman bir bilim adamı olmadım. Burada bilim adamlığı da hiç taslamadım. Benden daha iyi bildiğine adam gibi eminim. Ama işin komik tarafı ironik bir yazının buralara kadar gelmesi. Yazıyı bir ironiye dökmek için ve başlık üzerinden ironiyi güçlendirmek için evrim teorisini kendi içinde çarpıtarak asıl anlatmak istediğim şeyi yaptım.

Bu blogda Aristoteles, Hz. İsa, Conan, Şekspir ile de dalga geçer gibi yazdığım bir çok yazı vardır. Ama özünde ironiktir o yazılar. Bu yazıların ironikliğini anlamayan bu yazının da özünü, dalgasını, alaycılığını anlayamaz. Çünkü bilimsel bir makale değil bu.

Bu yazının özünü ve ironisini de sizlere anlatmak zorunda değilim.

Ortaokuldaydım. Bayan bir öğretmenin teki dersinde bizlere bir zamanlar mağara adamı olduğumuzu, onlar gibi kocaman ve çirkin olduğumuzu, insanlara benzemediğimizi söylemişti. Misal yani. Ben ise müsait bir yerimle gülmüştüm. İşte bilim adamı oydu zannedersem. :))

Ne öküzsek böyle de bir yazıyı koymuşuz:

http://kayipzamaninpesinde.blogspot.com/2009/11/yengec-evrim-ve-samuray.html

Unknown dedi ki...

selamlar eline, klavyene sağlık döktürmmüşün yine. kim ne derse desin, isterlerse yobaz etsinler seni önemsiz sen yine sensin ama önce düşüncelere saygı duymak lazım. burda olanlar south park kadrosunun bütün dinlerle dalga geçerken yanında olan ama dalga geçilen scientology iken birden duyarlı kesilen isaac hayes'inkine benziyor.
ayrıca ben sanki bu nükleer kirlilikte yaşayan canlı akrepti diye hatırlıyorum.

Atilla Çelik dedi ki...

Burada olay farklıydı aslında. Bu yazıya başladığımda ilk paragraflar tamamen alaycı, ironik olacaktı. Gerçeği barındırmayacaktı. Maymundan geliyoruz meselesini tiye almıştım ve evrim teorisinin maymundan gelmekle bir alakası yok zaten. Ama geçmiş zamanlarda evrim teorisi ve maymun meselesinin çok içe içe tutulduğu gerçeği vardı. Bense başlığa ithafta bulunmak ve bazı şeyleri tiye almak için maymundan gelmek ve evrim teorisi meselesini gerçekmiş gibi yazmıştım. Halbuki buna ironi diyorlar. Bunu anlayamadılar arkadaşlar. Etiketler roaaahh olunca orada bir durmak gerekiyor. :)

Nükleer ortamda yaşayan hamamböceği. Akrep konusunda neden yalan söyleyeyim, bir bilgim yok maalesef.

Unknown dedi ki...

bi hocamız da dünyanın en yaşanmaz hali bile olsa yaşayacak tek canlının karıncalar olduğunu söyledi ne kadar doğru bilemem:) bu arada olaya tersten girdiğim için özür dilerim.

Atilla Çelik dedi ki...

Önemli değil. Yazının ilk paragraflarını herkes yanlış anladı zaten. :)

LLuvia dedi ki...

Atillacım ironilik bir durum yok benim takıldığım noktada. Evrime inanmadığını dile getirmişsin ama ne olduğunu bile bilmiyorsun.
Evrimin ne olduğunu bilsen "Çevresel faktörler canlıları değiştirir diyerek olaya farklı açıdan baktığımı, bu anlamda teorinin kendi içinde tutarlılıkları var ama sonuçta teori. Gerçek değil... Doğal seleksiyon olsa baş üstüne.."
ya da yazındaki şeyleri demezdin.

Kendinle çelişmişsin bazı anlamlarda ben de bunu anlatmaya çalıştım ve genel olarak saygılı olmak gerektiğini böyle hassas bir konuyu espri şeklinde konuşmanın benim gözümde hoş olmadığını belirttim. Ama bu senin blogun istediğini yapabilirsin. Bu da benim yorumum istediğimi yazabilirim.

Bu arada öğretmenler bilim adamı değildir.

İnanmak sözcüğü bilim için geçerli değildir.

Teoriyi de bilimde senin anladığın anlamda kullanmıyoruz.

Senin hamamböceğini hor görmemize ve evrimde alt düzeyde yer aldığı sanılmasına rağmen sonunda onların hayatta kalacağına olan vurgunu tabii ki anladım ve dediğim gibi güzel yazmışsın.

Kendimi daha düzgün ifade ettiğime inanıyorum. Umarım bundan sonra yanlış anladığın bir konudan dolayı başkalarına yanlış anladılar demezsin. Yazını bir evrim tartışma platformuna dönüştürmemek için kısa bir yorum yazmıştım keşke hatalı olabileceğin kısmı kabullenmeyi bilebilseydin de bu kadar uzun yazmak zorunda kalmasaydım.

Sevgiler.

Atilla Çelik dedi ki...

Evrim denen şey tek başına insanı kapsamaz. Tüm canlıları kapsar. Ortada var olan tüm canlıların kökenini kendilerinden önce yaşamış türlere dayandırır. Bunun içine genetik değişiklikler de dahil olur haliyle. Zamanla bir çok faktör nedeniyle genetik bazı değişiklikler olur. Çevre faktörleriden yaşam şartlarına kadar..

Buraya kadar okey..

Şimdi benim olayım insan.. İnsan nasıl ortaya çıktı? Nasıl oluştu? Nasıl varız? Böcekti, balıktı, o beni ilgilendirmiyor konum itibariyle. Ben yaradılışa bakıyorum ironik bir şekilde. Dar bir alana hapsediyorum. Eğer ki biri bana maymundan geldiğimi, başka bir varlıktan oluştuğumu söyleyen bir kuram ile gelirse katılmam buna. O yüzden hep inanç mevzusu ile karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü yaradılış mevzusuna bilimsel anlamda kimse kesin ve net kanıt sunamıyor, dinlerin bize sunduğu yaratıcıdan başka.

Öğretmenlerin bilim adamı olamayacağı meselesi tabii ki doğrudur. Ben orada o hoca ile dalga geçiyordum. Bilimsel bir teoriye kanıtlanmışsa inanmıyorum be diyemeyiz. Gerçek gerçektir. Ama yaradılış konusu bilim ve dinlerin birbirine girdiği bir konu. İnanç meselesinin çok baskın olduğu bir muhabbet. İncil'den kurana kadar.. İşin ucu yaradılışta dönüp dolaşıp inanmaya geliyor...

Ama kimse kusura kalmasın, benim insan olarak başka bir şeyden geldiğimi söyleyecek kuramlara karnım tok. Çünkü ben yaratıcıya inanıyorum. :)

LLuvia dedi ki...

Tam olarak Adnan Hocacılar gibi konuştun tebrik ederim :)

Bilimin dinle işi olmaz. Dediğim gibi hala konuyu bilmemenden dolayı yanlış ve kendinle çelişen yorumlar yapıyorsun. Bunlara gerek yok herkes ilgilendiği konularda kalsın bence ya da daha derin incelemeler yaptıktan sonra seninle belki tartışırım. Çünkü bu bir bilimdir ve bilimi bilmeyen teoriyi hipotezle karıştıran bilime din sokan insanlarla düzgün ve öğretici bir tartışmanın imkanlı olduğunu düşünmüyorum.
Evrim konusundaki bilgileri hala 100 yıl önceki gibi sanan insanların biraz konuyu geriden takip ettiğini düşünüyorum. 100 yıl önceki din evrim tartışmasının tekrar ortaya çıkmasının tek nedeni de halkı provoke etmektir. E bilimden uzak olan halkta tabii anlatılana inanıyor, gerçekte araştırılanlara bulunan gerçeklere yani bilime değil safsatalara.

Atilla Çelik dedi ki...

Bana hoca efendi derlerdi. Ondandır..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails