Sekizincisi düzenlenen Konfederasyon Kupası bu yıl her zamanki organizasyonlardan daha çekişmeli geçti. Bunda, dikkatimizi çeken iki etken söz konusuydu. Birincisi yarı finale oldukça sürpriz takımların çıkması. İkincisi ise sürprizi yapan takımların dünyanın en iyi akıl ve teknik futbolunu oynayan iki takıma karşı adeta kan kusturmasıydı.
Yarı finaller, üçüncülük ve final maçlarına göz attığımız zaman bir tarafta akıl ve teknik futboldan demetler sunan, dünyanın en iyi topunu oynayan İspanya ve Brezilya, öbür tarafta ise daha çok fizik gücü ve mücadelesi ile haddini bilerek nefes aldırmamacasına oynayan ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti…
Güney Afrika ve özellikle ABD’nin rakiplerine kök söktürmesi acaba görece daha zayıf takımların dünyada söz sahibi milli takımlara karşı oyunlarında farklı bir devrim yaratacak mıdır? Misal 2010 Dünya Kupası bir sürprize gebe olabilir mi? Dünyada söz sahibi olan bir takım yerine haddini bilerek fizik gücüyle oynayan bir takımı finalde görebilir miyiz? Bu turnuvada fizik ve mücadele futbolu daha çok ön plana çıkabilir mi?
Gerçi fizik futbolu akıl ve teknik futboluna karşı diyoruz ama, ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yetenekleri ve kapasiteleri nispetince hadlerini bilerek oynamaları ve yeterliliklerine göre taktik varyasyonlar içine girmeleri akıl işi değil midir? ABD’nin Brezilya’ya müthiş bir kontratak sonucunda attığı ikinci gol vardır ki, kontra ve hızlı atak anlamında belki de dünyanın en güzel gollerinden biriydi. İşin garip tarafı her iki takım daha çok fizik güçleri, kondisyonları, mücadeleleri, geriye yaslanıp aşırı sıkı alan savunmaları ve nefes aldırmamaları ile yetenek olarak kendilerinden daha üstün olan rakiplerine göz açtırmamaya çalıştılar. O kadar ironiktir ki İspanya ve Brezilya gibi takımlara kan kusturan ABD Milli takımı peş peşe dört pası bile yapamıyordu. Donovan gibi oyuncuları hariç bu kadar top kullanma özürlü olan bir takımın bu direnci taktire şayan.
Sonuç olarak umuyorum ki takım bazında Güney Afrika Cumhuriyeti ve ABD ayarında olan takımlar sistemlerinde bir değişikliğe gidebilirler. Bazı takımlar konfederasyon kupasındaki sürprizlerin neticesinde büyüklere nasıl kök söktüreceklerinin yollarını bulmuş olabilirler. Bu durumdan ülkemizin görece zayıf takımları feyz alırlar mı bilemem ama şu belli oldu ki, koşmadan, mücadele etmeden, güçlü olmadan ve kondisyona sahip olmadan günümüz futbolunda başarılı olmak imkansıza yakındır artık. Bu gerçeklik suratlara tokat gibi çarpmak üzere havada beklemektedir.
Sesimi duy ey Galatasaray!
Yarı finaller, üçüncülük ve final maçlarına göz attığımız zaman bir tarafta akıl ve teknik futboldan demetler sunan, dünyanın en iyi topunu oynayan İspanya ve Brezilya, öbür tarafta ise daha çok fizik gücü ve mücadelesi ile haddini bilerek nefes aldırmamacasına oynayan ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti…
Güney Afrika ve özellikle ABD’nin rakiplerine kök söktürmesi acaba görece daha zayıf takımların dünyada söz sahibi milli takımlara karşı oyunlarında farklı bir devrim yaratacak mıdır? Misal 2010 Dünya Kupası bir sürprize gebe olabilir mi? Dünyada söz sahibi olan bir takım yerine haddini bilerek fizik gücüyle oynayan bir takımı finalde görebilir miyiz? Bu turnuvada fizik ve mücadele futbolu daha çok ön plana çıkabilir mi?
Gerçi fizik futbolu akıl ve teknik futboluna karşı diyoruz ama, ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yetenekleri ve kapasiteleri nispetince hadlerini bilerek oynamaları ve yeterliliklerine göre taktik varyasyonlar içine girmeleri akıl işi değil midir? ABD’nin Brezilya’ya müthiş bir kontratak sonucunda attığı ikinci gol vardır ki, kontra ve hızlı atak anlamında belki de dünyanın en güzel gollerinden biriydi. İşin garip tarafı her iki takım daha çok fizik güçleri, kondisyonları, mücadeleleri, geriye yaslanıp aşırı sıkı alan savunmaları ve nefes aldırmamaları ile yetenek olarak kendilerinden daha üstün olan rakiplerine göz açtırmamaya çalıştılar. O kadar ironiktir ki İspanya ve Brezilya gibi takımlara kan kusturan ABD Milli takımı peş peşe dört pası bile yapamıyordu. Donovan gibi oyuncuları hariç bu kadar top kullanma özürlü olan bir takımın bu direnci taktire şayan.
Sonuç olarak umuyorum ki takım bazında Güney Afrika Cumhuriyeti ve ABD ayarında olan takımlar sistemlerinde bir değişikliğe gidebilirler. Bazı takımlar konfederasyon kupasındaki sürprizlerin neticesinde büyüklere nasıl kök söktüreceklerinin yollarını bulmuş olabilirler. Bu durumdan ülkemizin görece zayıf takımları feyz alırlar mı bilemem ama şu belli oldu ki, koşmadan, mücadele etmeden, güçlü olmadan ve kondisyona sahip olmadan günümüz futbolunda başarılı olmak imkansıza yakındır artık. Bu gerçeklik suratlara tokat gibi çarpmak üzere havada beklemektedir.
Sesimi duy ey Galatasaray!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder