8 Temmuz 2009 Çarşamba

Abdul Kader Keita Öngörüsü


Futbol, içinde inanılmaz dinamikleri barındıran bir dünya; herhangi bir yerde ‘ak’ dediğinize başka bir yerde ‘kara’ diyebileceğiniz kadar… Futbola dair verileri incelerken ve ilgili verileri potansiyelleri nispetince tartarken ne gibi dinamiklerde hangi sonuçların ortaya çıkabileceğini tahmin yoluyla öngörebiliriz. Futbolda ‘kesinlik’ denen bir tabir pek mümkün olmuyor.

Her düşüşün bir kalkışı vardır. Söz konusu yükselişte sayısız etken söz sahibi olur. Bazen birinin elinden tutmak, onu motive etmek, değerli olduğunu belli etmek ve sevginin en safını vermek, ilgili kişinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarabilecektir. Özellikle konumuz futbol ise verilen değer, güven ve sevginin açığa çıkaracağı gizli güçler vardır; hepsinin üzerine doğru dinamiklerle zemine yayılma gerçekleştirilirse…

Tıpkı bitti denilen Hagi gibi…

Son yıllara kadar bitti denilen Kewell ve Baros gibi…

Bu, başlangıçta kumar olarak algılanmıştı ama gözden kaçan bir şey vardı. Adı geçen isimler zaten futbol potansiyeline sahiptiler. Yetenek ve kalitelerine dünya üzerinde çok az insan dudak bükebilirdi. Onlara asıl gereken güven duygusu, sahada uzun süreler almak ve motivasyondu. Değerli olduklarını göstermekti. Bunu başarmıştı Galatasaray. Kendini bulmak fiilinin Galatasaray çatısı altında önemli bir özellik olmasının nedeni buydu.

Keita ile ilgili cümleleri yazmadan önce yukarıdaki girizgahı aynen Keita’ya uyarlayabilirim. Eğer sıradan bir oyuncu olsaydı, yukarıdaki cümleleri yazmaya gerek bile yoktu. Bir iki yıldır uyku halinde olan bir dev aldı Galatasaray. Yeteneklerini açığa çıkarmayı ve kendisine uzun süreler verilip güvenilmesini istediği bir el gerekiyordu onun için.

Galatasaray ve Frank Rijkaard’ın elini…

Kendisini Lille’deki gibi tekrar değerli hissedebileceği.

İstatistik verileri bu yazının konusu değildir. Sonuçta mini etekler ilgi alanımıza girmiyor. Biz ilgili bedenin bütününe, iç dünyasına ve ruh haline bakıyoruz. İstanbul’dan içeri girecek olan bu sempatik çocuk, içindeki devin uyanışına elbette tanıklık edecektir. Kendisine verilen değeri, duyulan güveni, tıpkı Baros, Kewell örneğinde olduğu gibi verilen sevgiyi görecektir. Tüm bunların üstüne Rijkaard’ın futbol eleğinden geçecek dönüştürülmüş Keita zihninin, Galatasaray sağ kanadının çimlerini güçlü darbelerle sarsacağını öngörüyoruz.

Futbol dinamikler ve motivasyon oyunudur. Eğer ortada gözle görülür biçimde kalite ve yetenek varsa, doğru adımları attığınızda meyvesini verecektir.

Keita transferinde asıl dikkate almamız gereken, söz konusu transferin hoca isteği doğrultusunda gerçekleştirilmesidir. Öte yandan iki yıldır bu oyuncuyu takip ediyorduk diyen Haldun Üstünel’in bu sözünün hangi anlamda tartışılması gerektiği çok önemli. Transfer etmek üzere takipte olunan bir oyuncu muydu, yoksa isim ve piyasa olarak bilinen, nasıl oynadığı hakkında bilgi sahibi olunan bir oyuncu muydu? Ya da Frank Rijkaard, yönetimden kendisine bir isim önerisi gelmeden kendisi direkt bizzat önerdi mi? Eğer son şık geçerliyse bu çok daha önemli bir transferdir. Rijkaard gibi bir isimin kulübün gücü doğrultusunda bir oyuncuyu tercih etmesi ve o ismin alınması, geleceğe yönelik Rijkaard projesinin önemli dama taşlarından birini elde etmek demektir.

Galatasaray’da ne yapar Keita?

Son yıllarda Galatasaray sağ kanatsız mücadele ediyor dersek yanılmayız herhalde. Yüzde yüz kapasite ile o bölgede oynayabilecek ve asıl mevkisi sağ kanat olan fazla oyuncu yoktu. Sabri ve Aydın Yılmaz’ın bu bölgedeki yeterlilikleri sorgulanabilirdi. Son yıllarda asıl verimi orada veremeyecek çok oyuncu oynatıldı. Söz konusu Keita seçimiyle yılların kanayan yarasına pansuman yapıldı.

Rijkaard’ın 4-3-3 oynatacağı bir gerçek. Bu anlamda sisteme uyan adam gereksinimi çok önemliydi. Keita ismi ise 4-3-3’ün önündeki üçlünün sağ tarafı için yerinde bir isimdi. Hızlı ve sert oynaması gereken bir takımda bu görevini fazlasıyla yerine getirebilecektir. Keita’nın becerilerine baktığımızda Galatasaray’ın önemli bir açığını kapatacağı bir gerçek.

4-3-3 sistemi ile sahaya dizilecek Galatasaray için asıl kritik nokta Arda’nın nerede oynayacağı meselesidir. Çünkü eğer forvetin sol bölgesinde oynayacaksa Kewell yedek kulübesinde bulabilir kendini. Eğer Kewell, Baros ve Keita ile forvet hattı oluşturulursa Arda’nın orta üçlünün sol tarafında oynamasını bekleyebiliriz. Yeni yabancı orta saha transferi ise orta üçlünün sağ tarafında yer alır diye düşünüyorum. Tam ortadaki isim ise geriye sarkık olacak Topal ya da Linderoth’dan biri olabilir. 4-3-3 sisteminde asıl can damarı orta saha olduğuna göre orta sahanın sağlıklı işlemesi ve bu bölgeye destek verilmesi çok önemli bir nokta. Fiziksel sorunları nedeniyle Kewell belki orta sahaya fazla destek veremeyebilir ama Keita’nın yüksek fizik gücü, sürekli koşması ve hızı orta sahaya büyük kolaylık sağlayacaktır.

Yazıyı Keita’nın olumlu ve olumsuz yönleri ile kapatalım.

Olumlu Yanları

- Çok hızlı oluşu
- Yüksek fizik gücü
- Uzaktan sert şutları
- Yüksek boyuna rağmen yüksek fizik gücünün de yardımıyla çok rahat adam geçebilmesi, yıkılmaması ve tekniği
- Takımı coşturacak ve taraftara adrenalin verebilecek potansiyelde bir oyuncu olması
- Renkli ve seyir zevki veren bir oyun tarzına sahip olması
- Milan Baros ile kader ortaklığı yapması


Olumsuz Yanları

- Bencil bir oyun tarzına sahip olması.
- Gol vuruşlarındaki bitiricilik anlamında zayıf olması
- Kariyerinin son yıllarında fazla forma şansı bulmaması
- Başlangıç maçlarında kendini gösteremezse oluşabilecek muhtemel moral zafiyeti
- Son yıllarda istatistik verileri açısından soru işareti yaratması
- Bir çok Afrikalı oyuncuda mevcut olabilecek disiplinsizlik ve taktik zafiyet belirtileri
- Takım için çok kritik bir oyuncu olursa sezonun ortasında gitmek zorunda kalacağı Afrika Futbol şampiyonası

Olumsuz yanlarına baktığımız zaman, teknik-mental-taktik sorunların çoğunun Rijkaard etkisiyle çöpe atılacağını, kendisine forma verilip uzun süreler aldığında istatistik verilerini alt üst edeceğini, bu süre arttıkça ve seyircilerden sevgi gördükçe yüksek moral motivasyonu ile üst seviyede performans sergileyeceğini söylemek müneccimlik olmasa gerek.

Aslında Keita’nın tek bir ihtiyacı var: Kendisine değer verilmesi, güvenilmesi ve karşılıksız sevgi. İlk iki madde teknik yönetimde, ikinci madde ise siz taraftarlarda bitiyor.

1 yorum:

Jordi Metal dedi ki...

Oldukça objektif ve harika bir analiz olmuş Atilla Abi :)

Umarım Keita'nın hep olumlu taraflarını görürüz.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails