Bugün kuralar çekildi ve takımımız F grubunda Panathiniakos, Dinamo Bükreş ve Sturm Graz takımları ile eşleşti. Öncelikle kağıt üstünde baktığımız zaman ilk iki için direkt Galatasaray ve Panathinaikos isimlerini koyabiliriz. Zaten liderlik mücadelesi bu iki takım arasında geçecek gibi görünüyor.
Bu yazımda, kurada eşleştiğimiz ekiplerin kadroları ve tehlikeli oyuncuları ilgi alanım olmayacak. Bu anlamda her türlü bilgiyi, yazılı ve görsel medyada sayısız haberle alacaksınız. Biz daha farklı açılardan bakarak ve öngörülerde bulunarak biraz da beyin jimnastiği yapacağız.
Ekibimizi en çok zorlayacak takımın Panathinaikos olacağını söyleyebiliriz. Özellikle son dönemlerde sürekli şampiyonlar liginde mücadele eden ve son iki sezon kendi kabında başarılı maçlar çıkaran bir takımdan bahsediyoruz. UEFA Kupası’ndan ziyade daha çok Şampiyonlar Ligi takımı olduğunu kabul etmekle işe başlamalıyız. Şu ana kadar UEFA Kupası’nda 22 maç oynayan ekip, şampiyon kulüplerin turnuvasında 141 maça çıkmış. Şampiyonlar Ligi arenasında 46 galibiyet, 40 beraberlik ve 55 mağlubiyet istatistiği tutturan Yunan ekibi Avrupa arenasında toplamda 227 (Galatasaray’dan 2 maç fazla) maça çıkmış; 82 galibiyet, 56 beraberlik ve 89 mağlubiyetlik bir derece tutturmuş.
Bu istatistik verileri ışığında ekibimize yaklaşırsak toplamda 225 maça çıkan Galatasaray, 85 galibiyet, 57 beraberlik ve 83 mağlubiyet elde etmiş. Genel Avrupa tarihlerine baktığımız zaman iki kulüp de neredeyse aynı sayısal verilere sahip ama, sarı kırmızılı ekibin tarihinde UEFA Kupası ve Süper Kupa başarısı yatarken, Yunan ekibinin kupa başarısı yok.
Bu yıl Şampiyonlar Ligi üçüncü turda Sparta Prag ile eleme maçı oynayan Yunan ekibi ilk maçı deplasmanda 3-1 kaybetmiş ve evinde 3-0 kazanmıştı. Fakat dördüncü turda Atletico Madrid karşısında tutunamayarak evinde 3-2, deplasmanda 2-0 kaybederek Şampiyonlar Ligi biletini alamayarak UEFA Avrupa Ligi’nde birinci torbadan kuraya girmişti.
Panathinaikos Avrupa’da kupa kaldıramamış olsa bile son dönemlerde başarılı maçlar çıkarmış bir takım. Özellikle Yunan takımlarının kendi evlerinde çok başarılı maçlar çıkarmaları ve saha avantajlarını çok iyi kullanmaları iyi bilinen özellikleri. Fakat aynı Yunan takımlarının yumuşak bir karnı var. O da, deplasmanda denk güce sahip ya da güçlü takımlar karşısında tutunamamaları. Arada bazı istisnalara imza atmaları kaideyi bozmuyor.
Siyasi anlamda Türkiye ve Yunanistan arasındaki bazı sorunlar bilinmiyor değil. Bu yüzden Yunan takımları kendi evinde Türk takımlarına karşı ayrı bir motivasyon ile çıkıyorlar. Yunanlı taraftarlar için bu tür maçlar adeta savaştan farksız. Sahaya çıkan oyuncuların önemli bir kısmı yabancı olduğu için söz konusu husumet yeşil sahada pek söz konusu olmayabilir ama saha kenarındaki taraftarlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Ama bu taraftar Yunan takımlarının en büyük itici gücü.
Öte yandan Panatinaikos ile eşleşmemiz kaderin bir oyunu olsa gerek. Çünkü Barca döneminde Frank Rijkaard’ın yardımcılığını yapan Henk Ten Cate Yunan ekibinin başındaki isim. Birbirini çok iyi tanıyan ve geçmiş dönemde kader ortaklığı yapmış bu iki isimin buluşması tam bir taktik savaşı olacağa şimdiden aday. Tabii Galatasaray cephesinin bu anlamda daha avantajlı olacağını söyleyebiliriz. Çünkü Rijkaard’ın yanında en az onun kadar etkili olan Neeskens yer alıyor. Usta Hollandalı sayısında Galatasaray 2-1 önde diyebiliriz. Bu işin latifesi.
Diğer ilginç nokta ise Galatasaray Fenerbahçe’yi geçmişte 4-1 mağlup etmiş Panathinaikos ile eşleşmişken, Fenerbahçe de geçen yıl Galatasaray’ı Şampiyonlar Ligi ön elemesinde saf dışı bırakmış Steaua Bükreş ile eşleşti. Her iki ekibimiz bakalım çapraz ateş sonucunda intikam alabilecekler mi? Tabii ki futbol sınırları içerisinde…
Galatasaray gruptaki en zor maçına Panathinaikos deplasmanında çıkacak. Galatasaray daha fazla resmi maç oynadığı ve daha farklı bir hava yakaladığı için rakibinin bir adım ötesinde. Ayrıca ekibimizin deplasmanda sekiz maçtır kaybetmemesi dikkat ile takip edilmeli. Galatasaray’ı en çok zorlayacak şey ise Milli maçlar ardından Beşiktaş maçına çıkacak olması ve hemen ardından da Panathinaikos ile oynayacak olması.
Ekibimizin diğer rakibi Romanya’dan Dinamo Bükreş ise çok önemli başarıları olmasa bile Avrupa arenasına aşina bir takım. Şu ana kadar 162 maça çıkan ekip 64 galibiyet, 24 beraberlik ve 72 mağlubiyet elde etmiş. Bu yıl UEFA Avrupa Ligi’ne direkt Playof turundan katılan Romen ekibi Çek takımı Slovan Liberec’i 3-0 kaybettiği maçın rövanşında 3-0 yenmiş, penaltı atışları sonucunda gruplara kalmıştı.
Galatasaray’ın bu ekip karşısında çok fazla zorlanacağını sanmıyorum. Çünkü Liberec maçından kaynaklı cezası sebebiyle Dinamo Bükreş kendi sahasındaki Galatasaray maçını seyircisiz oynamak zorunda kalacak. Bu anlamda Galatasaray’a karşı saha avantajını kullanabileceğini söylemek çok zor olsa gerek. Galatasaray’ın bu yılki dönüşümü ve farklılığı nedeniyle geçen yılki gibi bir Steaua Bükreş kazasına uğramasını beklemiyorum.
Strum Graz ise yabancısı olmadığımız bir takım. En sükse zamanlarında Lucescu döneminde kendileriyle oynamıştık. Kendi sahalarında bizi 3-0 mağlup etmişler ve evimizdeki maç 2-2 sonuçlanmıştı. O zamanki takımın gücünde yeller esiyorsa bile, geçen yılın UEFA Kupası’nın en sükse takımlarından biri olan Metalist Kharkiv’i playoflarda 1-1 ve 1-0’lık skorlarla elemeleri yabana atılmamaları gerektiğine işaret ediyor.
Strum Graz ekibi de Galatasaray gibi hazırlıklarına erken başlamak zorunda kalan ekiplerden biriydi. UEFA Avrupa Ligi ikinci turunda Bosna Hersek’in Siroki Brijeg takımını 2-1 ve 1-1, üçüncü turda Karadağ'ın OFK Petrovac ekibini 2-1 ve 5-0’lık sonuçlarla elemişlerdi.
Grubun en zayıf karnını temsil eden Avusturya ekibi 94 Avrupa maçına çıkmış, 32 galibiyet, 25 beraberlik ve 37 mağlubiyet çıkarmış. Avusturya ekiplerinin fazla dirençli olamadıkları gerçeğini, Avusturya deplasmanında gurbetçilerimizin yoğunlukta yaşadığını defterimize yazdığımızda Galatasaray’ın hem içeride ve hem de dışarıda toplamda 6 puan çıkaracağını beklememiz hayalcilik olmasa gerek. Ama grubun sürprize en aday takımı da Graz'dır.
Gruplara genel anlamda baktığımızda Galatasaray ve Pana ile diğer iki takım arasında önemli bir güç farkı var. Fakat günümüzde futbol artık kağıt üstünde kazanılmıyor. Daha fazla mücadele eden, rakibini ciddiye alan ve futbol gerçekliklerini uygulayan takımlar başarılı olabiliyor. Bu sezon işini oldukça ciddiye alan Galatasaray’ı dikkate aldığımızda bu gruptan çıkamaması için çok büyük sorunlar yaşaması ve umulmadık kazalar geçirmesi gerekmektedir. Maçların oynanacağı esnalarda takımların durumlarının ne olacağını bilememekle birlikte, sezon başından beri sahada gördüğümüz ve üstüne koymaya devam edecek Galatasaray’ın deplasmanlarda da önemli performans sergilemesi nedeniyle grubu birincilikle bitirmesi en muhtemel takım olduğunu düşünüyorum.
Kuralar öncesi Panathinakos forumlarını dolaşırken iki tür Pana taraftarına şahitlik ettim. Birinci grupta Türk – Yunan sorununu sporun önüne atarak kendilerine özellikle Galatasaray ya da Fenerbahçe’nin gelmesini isteyen taraftarlar yer alıyor. Diğer grupta ise daha kuralar öncesi gruplarda güçlü takımlardan dem vuran, özellikle Galatasaray’ın çok güçlü olduğunu söyleyen taraftarlar vardı. Hatta kuralar öncesi bir Pana taraftarı UEFA Avrupa Ligi kupasının favorisi olarak Galatasaray’ı göstermişti. Aynı kişi, Galatasaray ve Fenerbahçe ile eşleşmek isteyen taraftarlara neden böyle bir kurayı istediklerini, yoksa her iki takım tarafından paramparça edilmeyi dilediklerini mi sormuştu. Genel kanı olarak Galatasaray’ın oldukça tehlikeli olduğunu kabul ediyorlar.
Graz forumu cephesinde ise kendi evlerinde oynayacakları maçta Galatasaray’ın önemli bir taraftar avantajına sahip olmasından duydukları korkuyu ifade etmişlerdi.
Galatasaray’ın bu grupta ilk iki sırada yer alarak bir üst tura yakın olduğunu düşünüyorum. Ama bunu söylerken bu yıl Avrupa arenasında çok üst düzey bir başarı beklemediğimin altını çizmem gerekiyor. Takımın önünde daha çok zaman var. Sistemi tamamen oturtabilmek ve bu sistem ile Avrupa’da isim sahibi bir takım olabilmek için bu oyuncuların minimum bir yıl birlikte oynamaları gerekiyor. Ben bu yıl en azından bir çeyrek final ve önemli bir puan toplama hedefini optimum başarı olarak görüyorum. Eğer bu çıta yarı finale kadar çıkarsa bu çok ama çok önemli bir başarı olacaktır. Tabii gruplar sonrası çekilecek kuraların ve futbol tanrılarının ne kadar ince ayrıntılar olduğunu söylememe bile gerek yok.
Şimdiden öngörümü yapayım. Galatasaray gruplarda oynadığı maçta, eğer Panathinaikos’a ilk maçta mağlup olursa 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak 13 puan toplar. Fakat Ali Sami Yen’deki üç maçı da kazanacaklarını düşünüyorum. Bu durum gruplardan çıkmaları için yeter de artar. Futbol oynamayı düşünen takımlara karşı daha fazla şansımız olduğunu ve bizi kilitlemek isteyen takımlara karşı da zorlanacağımızı düşünüyorum.
Son olarak sizi F grubunun fikstürü ile baş başa bırakıyor, takımımıza bol şans diliyorum.
Bu yazımda, kurada eşleştiğimiz ekiplerin kadroları ve tehlikeli oyuncuları ilgi alanım olmayacak. Bu anlamda her türlü bilgiyi, yazılı ve görsel medyada sayısız haberle alacaksınız. Biz daha farklı açılardan bakarak ve öngörülerde bulunarak biraz da beyin jimnastiği yapacağız.
Ekibimizi en çok zorlayacak takımın Panathinaikos olacağını söyleyebiliriz. Özellikle son dönemlerde sürekli şampiyonlar liginde mücadele eden ve son iki sezon kendi kabında başarılı maçlar çıkaran bir takımdan bahsediyoruz. UEFA Kupası’ndan ziyade daha çok Şampiyonlar Ligi takımı olduğunu kabul etmekle işe başlamalıyız. Şu ana kadar UEFA Kupası’nda 22 maç oynayan ekip, şampiyon kulüplerin turnuvasında 141 maça çıkmış. Şampiyonlar Ligi arenasında 46 galibiyet, 40 beraberlik ve 55 mağlubiyet istatistiği tutturan Yunan ekibi Avrupa arenasında toplamda 227 (Galatasaray’dan 2 maç fazla) maça çıkmış; 82 galibiyet, 56 beraberlik ve 89 mağlubiyetlik bir derece tutturmuş.
Bu istatistik verileri ışığında ekibimize yaklaşırsak toplamda 225 maça çıkan Galatasaray, 85 galibiyet, 57 beraberlik ve 83 mağlubiyet elde etmiş. Genel Avrupa tarihlerine baktığımız zaman iki kulüp de neredeyse aynı sayısal verilere sahip ama, sarı kırmızılı ekibin tarihinde UEFA Kupası ve Süper Kupa başarısı yatarken, Yunan ekibinin kupa başarısı yok.
Bu yıl Şampiyonlar Ligi üçüncü turda Sparta Prag ile eleme maçı oynayan Yunan ekibi ilk maçı deplasmanda 3-1 kaybetmiş ve evinde 3-0 kazanmıştı. Fakat dördüncü turda Atletico Madrid karşısında tutunamayarak evinde 3-2, deplasmanda 2-0 kaybederek Şampiyonlar Ligi biletini alamayarak UEFA Avrupa Ligi’nde birinci torbadan kuraya girmişti.
Panathinaikos Avrupa’da kupa kaldıramamış olsa bile son dönemlerde başarılı maçlar çıkarmış bir takım. Özellikle Yunan takımlarının kendi evlerinde çok başarılı maçlar çıkarmaları ve saha avantajlarını çok iyi kullanmaları iyi bilinen özellikleri. Fakat aynı Yunan takımlarının yumuşak bir karnı var. O da, deplasmanda denk güce sahip ya da güçlü takımlar karşısında tutunamamaları. Arada bazı istisnalara imza atmaları kaideyi bozmuyor.
Siyasi anlamda Türkiye ve Yunanistan arasındaki bazı sorunlar bilinmiyor değil. Bu yüzden Yunan takımları kendi evinde Türk takımlarına karşı ayrı bir motivasyon ile çıkıyorlar. Yunanlı taraftarlar için bu tür maçlar adeta savaştan farksız. Sahaya çıkan oyuncuların önemli bir kısmı yabancı olduğu için söz konusu husumet yeşil sahada pek söz konusu olmayabilir ama saha kenarındaki taraftarlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Ama bu taraftar Yunan takımlarının en büyük itici gücü.
Öte yandan Panatinaikos ile eşleşmemiz kaderin bir oyunu olsa gerek. Çünkü Barca döneminde Frank Rijkaard’ın yardımcılığını yapan Henk Ten Cate Yunan ekibinin başındaki isim. Birbirini çok iyi tanıyan ve geçmiş dönemde kader ortaklığı yapmış bu iki isimin buluşması tam bir taktik savaşı olacağa şimdiden aday. Tabii Galatasaray cephesinin bu anlamda daha avantajlı olacağını söyleyebiliriz. Çünkü Rijkaard’ın yanında en az onun kadar etkili olan Neeskens yer alıyor. Usta Hollandalı sayısında Galatasaray 2-1 önde diyebiliriz. Bu işin latifesi.
Diğer ilginç nokta ise Galatasaray Fenerbahçe’yi geçmişte 4-1 mağlup etmiş Panathinaikos ile eşleşmişken, Fenerbahçe de geçen yıl Galatasaray’ı Şampiyonlar Ligi ön elemesinde saf dışı bırakmış Steaua Bükreş ile eşleşti. Her iki ekibimiz bakalım çapraz ateş sonucunda intikam alabilecekler mi? Tabii ki futbol sınırları içerisinde…
Galatasaray gruptaki en zor maçına Panathinaikos deplasmanında çıkacak. Galatasaray daha fazla resmi maç oynadığı ve daha farklı bir hava yakaladığı için rakibinin bir adım ötesinde. Ayrıca ekibimizin deplasmanda sekiz maçtır kaybetmemesi dikkat ile takip edilmeli. Galatasaray’ı en çok zorlayacak şey ise Milli maçlar ardından Beşiktaş maçına çıkacak olması ve hemen ardından da Panathinaikos ile oynayacak olması.
Ekibimizin diğer rakibi Romanya’dan Dinamo Bükreş ise çok önemli başarıları olmasa bile Avrupa arenasına aşina bir takım. Şu ana kadar 162 maça çıkan ekip 64 galibiyet, 24 beraberlik ve 72 mağlubiyet elde etmiş. Bu yıl UEFA Avrupa Ligi’ne direkt Playof turundan katılan Romen ekibi Çek takımı Slovan Liberec’i 3-0 kaybettiği maçın rövanşında 3-0 yenmiş, penaltı atışları sonucunda gruplara kalmıştı.
Galatasaray’ın bu ekip karşısında çok fazla zorlanacağını sanmıyorum. Çünkü Liberec maçından kaynaklı cezası sebebiyle Dinamo Bükreş kendi sahasındaki Galatasaray maçını seyircisiz oynamak zorunda kalacak. Bu anlamda Galatasaray’a karşı saha avantajını kullanabileceğini söylemek çok zor olsa gerek. Galatasaray’ın bu yılki dönüşümü ve farklılığı nedeniyle geçen yılki gibi bir Steaua Bükreş kazasına uğramasını beklemiyorum.
Strum Graz ise yabancısı olmadığımız bir takım. En sükse zamanlarında Lucescu döneminde kendileriyle oynamıştık. Kendi sahalarında bizi 3-0 mağlup etmişler ve evimizdeki maç 2-2 sonuçlanmıştı. O zamanki takımın gücünde yeller esiyorsa bile, geçen yılın UEFA Kupası’nın en sükse takımlarından biri olan Metalist Kharkiv’i playoflarda 1-1 ve 1-0’lık skorlarla elemeleri yabana atılmamaları gerektiğine işaret ediyor.
Strum Graz ekibi de Galatasaray gibi hazırlıklarına erken başlamak zorunda kalan ekiplerden biriydi. UEFA Avrupa Ligi ikinci turunda Bosna Hersek’in Siroki Brijeg takımını 2-1 ve 1-1, üçüncü turda Karadağ'ın OFK Petrovac ekibini 2-1 ve 5-0’lık sonuçlarla elemişlerdi.
Grubun en zayıf karnını temsil eden Avusturya ekibi 94 Avrupa maçına çıkmış, 32 galibiyet, 25 beraberlik ve 37 mağlubiyet çıkarmış. Avusturya ekiplerinin fazla dirençli olamadıkları gerçeğini, Avusturya deplasmanında gurbetçilerimizin yoğunlukta yaşadığını defterimize yazdığımızda Galatasaray’ın hem içeride ve hem de dışarıda toplamda 6 puan çıkaracağını beklememiz hayalcilik olmasa gerek. Ama grubun sürprize en aday takımı da Graz'dır.
Gruplara genel anlamda baktığımızda Galatasaray ve Pana ile diğer iki takım arasında önemli bir güç farkı var. Fakat günümüzde futbol artık kağıt üstünde kazanılmıyor. Daha fazla mücadele eden, rakibini ciddiye alan ve futbol gerçekliklerini uygulayan takımlar başarılı olabiliyor. Bu sezon işini oldukça ciddiye alan Galatasaray’ı dikkate aldığımızda bu gruptan çıkamaması için çok büyük sorunlar yaşaması ve umulmadık kazalar geçirmesi gerekmektedir. Maçların oynanacağı esnalarda takımların durumlarının ne olacağını bilememekle birlikte, sezon başından beri sahada gördüğümüz ve üstüne koymaya devam edecek Galatasaray’ın deplasmanlarda da önemli performans sergilemesi nedeniyle grubu birincilikle bitirmesi en muhtemel takım olduğunu düşünüyorum.
Kuralar öncesi Panathinakos forumlarını dolaşırken iki tür Pana taraftarına şahitlik ettim. Birinci grupta Türk – Yunan sorununu sporun önüne atarak kendilerine özellikle Galatasaray ya da Fenerbahçe’nin gelmesini isteyen taraftarlar yer alıyor. Diğer grupta ise daha kuralar öncesi gruplarda güçlü takımlardan dem vuran, özellikle Galatasaray’ın çok güçlü olduğunu söyleyen taraftarlar vardı. Hatta kuralar öncesi bir Pana taraftarı UEFA Avrupa Ligi kupasının favorisi olarak Galatasaray’ı göstermişti. Aynı kişi, Galatasaray ve Fenerbahçe ile eşleşmek isteyen taraftarlara neden böyle bir kurayı istediklerini, yoksa her iki takım tarafından paramparça edilmeyi dilediklerini mi sormuştu. Genel kanı olarak Galatasaray’ın oldukça tehlikeli olduğunu kabul ediyorlar.
Graz forumu cephesinde ise kendi evlerinde oynayacakları maçta Galatasaray’ın önemli bir taraftar avantajına sahip olmasından duydukları korkuyu ifade etmişlerdi.
Galatasaray’ın bu grupta ilk iki sırada yer alarak bir üst tura yakın olduğunu düşünüyorum. Ama bunu söylerken bu yıl Avrupa arenasında çok üst düzey bir başarı beklemediğimin altını çizmem gerekiyor. Takımın önünde daha çok zaman var. Sistemi tamamen oturtabilmek ve bu sistem ile Avrupa’da isim sahibi bir takım olabilmek için bu oyuncuların minimum bir yıl birlikte oynamaları gerekiyor. Ben bu yıl en azından bir çeyrek final ve önemli bir puan toplama hedefini optimum başarı olarak görüyorum. Eğer bu çıta yarı finale kadar çıkarsa bu çok ama çok önemli bir başarı olacaktır. Tabii gruplar sonrası çekilecek kuraların ve futbol tanrılarının ne kadar ince ayrıntılar olduğunu söylememe bile gerek yok.
Şimdiden öngörümü yapayım. Galatasaray gruplarda oynadığı maçta, eğer Panathinaikos’a ilk maçta mağlup olursa 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet alarak 13 puan toplar. Fakat Ali Sami Yen’deki üç maçı da kazanacaklarını düşünüyorum. Bu durum gruplardan çıkmaları için yeter de artar. Futbol oynamayı düşünen takımlara karşı daha fazla şansımız olduğunu ve bizi kilitlemek isteyen takımlara karşı da zorlanacağımızı düşünüyorum.
Son olarak sizi F grubunun fikstürü ile baş başa bırakıyor, takımımıza bol şans diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder