17 Kasım 2009 Salı

Samuray ve Kılıç



Eski Japon toplumunda sadece samuraylar iki kılıç taşıyabiliyordu. Bu kılıçlar, uzun ve kısa kılıçlardan oluşur ve benzersiz savaşçıların statüsünü yansıttığı için, genel olarak daisho diye isimlendiriliyordu. Uzun olanına katana, kısa olanına wakizashi adı verilmiştir. Her iki kılıç savaş esnasında taşınıyor ve kullanılıyordu. Kılıç kullanma sanatı hakkında yazılmış en iyi kitap olarak bilinen “A Book of Five Rings” kitabının yazarı olan ünlü kılıç ustası Miyamoto Musashi, aynı anda iki kılıçla dövüşmeyi, iki gökyüzünün mücadelesine benzetmiştir. Ayrıca no dachi olarak bilinen bir kılıç daha vardır. İki elle kullanılan, muazzam uzunlukta kılıçlardı ve sadece ayakta kullanılabiliyordu.

Samuraylar katanayla saldırdıkları gibi aynı zamanda onunla korunurdu. Asla kalkan kullanmamışlardır ve katana, aynı zamanda kalkan görevini görmüştür. Onlar kalkana asla ihtiyaç duymamışlardır. Çünkü katana mükemmel bir metal işiyle yapıldığı ve çok sağlam olduğu için kalkana gerek duyulmamıştır.

Japonya’da çelik kılıçların varlığı söz konusu değilken Çin ve Kore’den çelik kılıçlar gelmiş, zamanla Nihon Tou adı verilen kılıç ustaları kılıç üretmeye başlamışlar ve bu meslek babadan oğula geçmiştir. İlk zamanlarda koto adı verilen düz şekilli kılıçlar yapılmış ve kılıç ustaları yeteneklerini arttırarak, kılıçların şekillerini değiştirmişlerdir. Katana denilen Japonya’ya özgü kılıçların en önemli özelliği; kavisli olması, sırt tarafının keskin olmaması ve çoğunlukla hamon adı verilen sınırıdır. Hamon, kenardaki sert çelikle kılıcın gövdesindeki yumuşak çeliği birbirinden ayırır. Çift tarafı keskin kılıç yapılmamasının nedeni, Japonlarda solaklığa ve çift yönlü kullanıma yer olmamasıdır. Kılıca eğim verilmesinin sebebi, kılıç batırıldığı zaman esneklik kazandırılması ve yaranın genişletilmesinin kolaylaştırılmasıdır. Bu yönüyle samuray kılıçları, dünyanın en iyi ve en teknik kılıçları olarak nitelendirilmektedir.




Samuraylar için kılıçların çok büyük önemi vardı. Kılıç, sahibinin gücüyle beraber savaşçı ruhunu da temsil ediyordu. Kılıcın, savaşçının ruhunu ve gücünü barındırdığına inanılır. Her samuray kılıcına bir isim verilirdi. Samuraylar kılıçlarını çok özenli muhafaza ederdi. Evlerindeki kılıç askılığında kısa olanı üstte, uzun olanı altta olacak şekilde yerleştirirlerdi. Bunun sebebi, samurayın sabah uyandığında ilk olarak kısa kılıcı alması ve sonrasında dışarı çıkarken uzun kılıcı kemerine takmasıdır. Ayrıca alt tabakadan biri samuray kılıcına çarparsa, samurayın onu oracıkta öldürme hakkı bulunuyordu. Ama böyle bir hak kullanılmamıştır.

Tarihi Japon kılıç yapım sanatı etkinliğini kaybetmiştir. Çünkü Meiji restorasyonu ve İkinci Dünya Savaşı sonrası, Amerikan işgali sonucunda kılıç taşımak ve yenilerinin yapılması yasaklanmış, tüm kılıçlar toplatılmıştır. Amerikan askerleri kılıçtan ve onun mistik gücünden çok korkmuşlardır. Çünkü eline kılıcını alan bir Japon, her şeyi yapabilirdi. Japonlar bir çok kaliteli kılıcı saklamayı başardı ve 1953’te yasak ortadan kalktı. Kılıç üretimi yeniden başlamış, koleksiyon halini almıştır. Japonya’da kılıç bulundurmak özel izin ve kayıt belgesi ile sağlanabilmektedir. Gerçek samuray kılıcını, şahsi zevkler için Japonya sınırlarının dışına çıkarabilmek neredeyse imkansız gibidir ve yasaktır.

Çok eski samuray kılıçları 200,000 dolardan alıcı bulabilmekte, koleksiyoncular yeni yapılmış hakiki kılıçlara 35,000-40,000 dolar verebilmektedir. Çünkü ustura gibi keskinliğiyle, üzerinde yansımalarımızı görebileceğimiz pırıl pırıl görünümü ve estetiğiyle bir sanat eseri olmasının ötesinde kılıcın, evi ve aileyi koruduğuna inanılmaktadır.

Sonuç olarak; dünya çapında ün yapmış Japon kılıcı, savaş ve samuraylarla ilgili olduğu kadar, kahramanlığın, özverinin de evrensel simgesi olmuştur. Geleneğe göre kılıç yapacak usta, koruyucu tanrısından gerekli izni aldıktan sonra kılıç yapmaya başlar. Ama işe başlamadan önce tezgahını temizler, kendi bedenini arındırırdı. Kılıcı, sadece bir savaş aracı gibi değil de sanki sanat eseri olacakmış gibi yapmaya koyulurdu. Böylece kılıç, silah değil, ruha güzel duygular veren bir sanat ürünü olurdu.

Samuray neden iki kılıç taşırdı?

Uzunu, düşmana saldırmak ya da kendini savunmak için; kısa olanı gerektiği zaman kendi canına kıymak, yaşamına son vermek için. Böylece kılıç, manevi güçlerin temeli sayılan namus ile onurun da en yüce simgesi olmuştur. Kılıç ustalığı Zen ustalığı ile de özdeşleşmiştir.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails