15 Temmuz 2009 Çarşamba

Japonya'nın En Çok Sevilen İsyancıları: 47 RONIN

(47 Ronin'in Mezarlığı)


47 Ronin hikayesi, Japonya tarihinin en çok bilinen, ilgi duyulan ve gerçek olan dramatik olaylarından biridir. Belki de en büyüğü ve daha fazlasıdır. Çünkü yıllardır savaşan ve statüleriyle toplumun en üstünde yer almış samurayların, Edo Dönemi’nin başlangıcında savaşsız bırakılması, askeri işlevlerinin fonksiyonsuz hale getirilmesi ve hareketli bir yaşamdan koltuklarına yapışmaları gereken aristokrat haline dönüştürülmeleri onlar için acı bir sonuçtu. Onlar için büyük kayıp ve anlamsız sayılabilecek bir ortamda, söz konusu isyan büyük dikkat çekmişti.

Harima şehrinde yaşayan 47 roninin başından geçen gerçek hikaye, Japonya’nın ünlü samuray savaşçılarının idealleri ve değerlerini aktarabilmek açısından en mükemmel örneği sergileyen bir olaylar dizisidir. Öyle bir hikayedir ki, “intikam soğuk yenen bir yemektir” lafına aynen karşılık geliyordu.

Bu hikayeyi daha fazla anlamlandırabilmek adı altında 1622-1685 yılları arasında yaşamış, samurayların ne anlama geldiğini ve samuray ruhunun en önemli işlerini sıralayan bir kuramcı olan Yamaga Soko’ya dikkat etmek gerekir. Çünkü onun öğretileri, bu hikayenin bir nevi başlangıcıdır. Neden mi? Asano ailesinin bir koluna liderlik eden Asano Takumi’nin adamı olan Oishi Kuranosuke Yoshio, kuramcı Yamaga Soko’nun yazdığı şeylerden çok etkilenmiş biriydi. Ve Oishi’nin bu gerçek olaylar dizisindeki rolüne hep birlikte şahit olacağız.

Hikaye, Tokugawa şogunu Tokugawa Tsunayoshi’nin ülkeyi Edo’dan barış içinde yönettiği bir zamanda, 1701 yılında başlamıştır. Aynı esnalarda İmparator Higashiyama, ufak politik gücünü Kyoto’dan kullanıyordu. İmparator Higashiyama’ya saygısını sunmak isteyen şogun Tsunayoshi ona hediyeler ve yeni yıl kutlamaları için elçiler göndermişti. Dönüşte İmparator kendi elçilerini Edo’ya gönderecekti. Tsunayoshi, İmparatorluk elçilerini kabul etmek ve yaklaşmakta olan İmparatorluk üyelerinin ziyaretine ev sahipliği yapmaları için iki genç daimyoyu seçer. Bunlardan biri Harima vilayetindeki Ako Kalesi’nin efendisi olan Asano Takumi, diğeri de Sendai’nin lideri Date Munehare’ydi. Her iki genç daimyo, yüksek sınıftan olan misafirleri ağırlamakta deneyimsizdiler ve onlara yardımcı olması için şogun Tsunayoshi, bir subay olan Kira Kozukenosuke Yoshinaka’yı görevlendirmişti.

Tarihsel süreçte, açgözlü ve kendini beğenmiş biri olarak tanımlanan Kira, saygı ve minnettarlığın bir göstergesi olacak pahalı hediyelerin sunulmamasına sinirlenmiş ve Asano’ya yardım edeceği yerde, ona hakaretler ve küfürler savurmuştur. Kira bir noktadan sonra Asano’yu herkesin ortasında küçük düşürmek için her fırsatı kullanmaya başlamıştır. Söz konusu suistimallerden 2 ay sonra, Asano’nun dayanma sabrı ortadan kalkmış ve tolerans tanıyamayacak duruma gelmişti.

14 Mart 1701 tarihi gelip çattığında, Kira’nın hakaretlerini artık daha fazla kaldıramayan Asano, kılıcını çekti ve Kira’yı hafifçe yaralayacak şekilde hamle yaptı. Halbuki şogun hükümetinin yönetildiği Edo Kalesi’nin içinde böyle bir hareketi yapmak, ölüm cezasına sebep olacak bir suç teşkil ediyordu. Asano son bir gayretle şogunluğa karşı kötü bir his beslemediğini ve Kira’yı öldürmek konusunda başarısız olduğu için pişman olduğunu aktardı. Müfettişler söz konusu meseleyi araştırıp tamamladıktan sonra, şogunluk yönetimi Asano lordunu ölüme mahkum etmiş ve karnını kesmesi, yani intihar etmesi teklifinde bulunmuşlardır. Öte taraftan Kira’ya herhangi bir ceza verilmemişti. Bırakın onu, sanki sempatik bir nesne olmuş ve resmi vazifelerini sürdürmesine izin verilmişti. Şogun, Harima şehrindeki Ako’da Asano lordunun 50,000 kokusuna (Koku: Pirinç ile alınan vergi. 1 koku, bir askerin bir yıllık ihtiyacını karşılamaktadır) el koyulmasını da buyurmuştur.

Haberin Asano’nun kalesine ulaşması geç olmadı. Onun adamları bu haberi duyunca çılgına döndüler ve öfkeyle neler yapmaları gerektiğini düşünmeye başladılar. Kira’nın uygunsuz hareketlerinin görmezlikten gelinmesi, Asano’nun hak etmediği halde ağır şekilde cezalandırılması Asano’nun adamlarını çılgına çevirmiş ve Harima eyaletini bir öfke bulutu kaplamıştı. Şogunun, sorumsuzluğu sadece Asano’ya çıkarması ve ettiği onca hakarete rağmen Kira’nın sorumlu görülmemesi, Asano’nun adamları arasında intikam hırslarını alevlendirmişti.

Ayrıca kanunlara göre, bir daimyo intihar ettiği zaman onun kalesine şogun el koyuyor, ölen samurayın ailesi mirastan mahrum bırakılıyordu. Bu kanun vesilesiyle, Asano’nun Ako’daki kalesine el konulmuş, ailesi mirastan mahrum bırakılmış ve onun emrinde yer alan 321 samuray, liderleri öldüğü için ronin olmuşlardı. Efendisi olmayan bir samuray, artık bir ronin oluyordu. Ronin demek aynı zamanda çok tehlikeli süreçlere de hazır olmak demekti. Çünkü roninler efendileri varsa samuray oluyorlar ve efendilerinin hizmetinde yer alarak rütbe, mevki ve övgü kazanıyorlardı. Efendisi öldürülen bir samuray ronine dönüşünce, ister istemez eski liderine sadakatini gözler önüne serecek ve intikam ateşiyle tutuşacaktı.

Bu etkenleri birleştirince, Asano samuraylarının neler yapacağını tahmin etmek zor değildi ve bazı konularda harekete geçmeleri şüphesizdi. Kimisi şogunun kaleyi kendi egemenliğine alışına boyun eğmemeliydi, kimisi intikam almak ve Kira’yı öldürmek için çeşitli entrikalar çevirmeliydi, kimisi kanunlara saygı göstermeli ve hiçbir sorun çıkarmadan teslim olmalıydı.

Asano’nun baş encümenlerinden ve en önemli adamlarından biri olan, yazımızın başında da bahsettiğimiz Oishi Kuranosuke, çeşitli düşünceleri dinlemiş ve sonunda bir plana karar vermişti. Şoguna, Asano ailesinin, Asano’nun ufak kardeşi Daigaku’nun liderliğinde yeniden tesis edilmesine dair bir talepte bulunacaktı. Oishi Kuranosuke, kaleyi barışçı yöntemlerle tekrar ellerinde tutmaya devam etmeleri, bu esnada Asano’nun eski gücüne kavuşması için mücadele etmeleri gerektiğini ve güçlü bir hale gelindiği, fırsatlar yaratıldığı zaman Kira’dan intikamın alınmasını salık vermişti.

Ama bir kısım askerler bu karardan hiç hoşnut değildi ve bir an önce harekete geçmek istiyor ve kabaran intikam duygularından dolayı bekleyemiyorlardı. Bundan dolayı bir grup Asano savaşçısı, intikam almanın yollarını planlamaya başlamıştı. Çünkü efendilerinin ölümünden dolayı Kira’yı sorumlu tutuyor ve bir an önce onun kellesini almak istiyorlardı. Ama diğer taraftan Kira aptal biri değildi ve Asano tarafından gelebilecek herhangi bir intikam saldırısını hesaba katarak şahsi korumalarını arttırmıştı. Oishi, “intikam soğuk yenen bir yemektir” düşüncesini fazlasıyla benliğinde taşıyacaktı.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra, şogunun ajanları Ako Kalesi’ne yollandı. Asano samuraylarının bir çoğu kaleyi terk etti ve sadece 60 sadık samuray kalmıştı. Şogunun adamları kaleye varmadan önce ölen liderin kardeşi Daigaku Asano, Oishi’ye bir mektup yolladı. Mektupta şogunun emirlerine uymalarını ve kaleyi vermelerini istedi.

Oishi ve geri kalan 59 samuray, Asano lordunun sözcüklerini bağlayıcı buldukları için onun isteğini kabul etmişti. Ama kaleden ayrılmadan önce, efendilerinin öcünü almak ve Kira’yı öldürmek için planlar yaptılar. Çünkü bir samuray karakterine sahip olmayan Kira yüzünden efendileri ölmüş ve Asano ailesi trajik bir sona gelmişti. En önemli istekleri, Asano’nun yasal şerefinin geri verilmesiydi.

Asano’ya hizmet eden eski samurayların, kendisinden intikam alacağından doğal olarak şüphelenecek olan Kira’dan söz konusu planı saklamak için adamlar dağılmışlardı. Oishi, Kyoto’nun varoşlarından Yamashina’ya gitmişti. Bir kurnazlık düşünerek, şehirdeki şogun polislerini ve Kira’nın bir çok casusunu aldatmak için sarhoş bir kumarbaz rolünü oynamış ve şehirde bu sıfatla ünlenmiştir.

Diğer taraftan şogun hala bu konuyla ilgileniyordu. Daigaku Asano’nun tutuklanmasını emretti ve Asano ailesini ana malikanelerinde yaşamaya mahkum etti. Böylece Asano ailesinin yeniden tesis edilmesine dair umutlar suya düşürülmüştü.

Asano’nun adamları yaklaşık iki yıl boyunca sabrederek intikam alacakları günü iple çekmişler ve beklemişlerdi. Kira’dan planlarını saklayabilmek ve bilgi almasını önlemek için tüccar kılığına girmişler, sokakta satıcılık yapmışlar ve sürekli içmişlerdi. Kira’nın konağına saldırmak için uygun anı bekliyorlardı.

Oishi gibi kişiler gelecek kaygısı duymadan ve kaybedebileceklerini düşünmeden, intikam ateşiyle yanıp sönmekteydiler. Oishi’nin adamları (artık ronin diyelim) bazı silah ve zırhları saklamışlardı. Oishi karısından ayrılarak kendisini intikama adamıştı. Bir olaya göre, Satsuma’dan bir samuray, yolda içen Oishi’yi görmüş, ağız dalaşına girmiş ve onun gerçek bir samuray olmadığını söylemiştir.

Bu inanılmaz bir sabır örneğiydi. İki yıl boyunca intikam duygusuyla yaşamak, intikam duygusunun kalplerinde hiç sönmemesi, hep içlerinde yaşatmaları ve bunu sadece efendilerine onurunu geri vermek için büyük sadakatle yapmaları, olayın niteliğini, şaşırtıcılığını, muazzamlığını gözler önüne seriyordu. İki yıllık bekleyiş sonucunda hiçbir faaliyet gözlere çatmayınca, Kira ve adamları rahatladılar. Oishi ve adamlarından şüphelenmemeye başladılar. Artık Oishi ve adamlarının istediği olmuştu.

Gizli bir buluşmayla, Oishi ve 59 ronin Kira’ya karşı harekete geçmeleri konusunda mutabakata vardılar. Ama Oishi sadece 46 adamın harekete iştirak etmesine izin vermişti. Geri kalan 13 adamı ailelerine gönderilmişti.

Oishi ve adamları birer birer Edo şehrine sızdı. 14 Aralık 1702’nin karlı ve soğuk bir kış gecesinde, 47 ronin, Kira çay töreni düzenlerken konağına doğru harekete geçti. 47 ronin iki gruba ayrılmıştı. Bir kısmı konağın önünden, bir kısmı da arkadan saldırıya geçmişti. Büyük bir çatışmanın ardından, 47 ronin Kira’nın silahlı 61 nöbetçisiyle çatışmaya başladı. 1,5 saatlik çatışmanın sonunda Kira’nın adamlarının işi bitirilmiş ve Kira adamlarından mahrum kalarak savunmasız kalmıştı. Roninler 1 adam kaybetmiş ve 46 kişi kalmışlardı.

Aramalar sonucunda, Kira konağın ek binalarından birinde gizlenmiş halde bulundu. Roninler Kira’yı avluya getirdi ve ona, liderleri Asano’ya tanınmış aynı seçeneği ve ayrıcalığı tanıyarak onurlu bir şekilde intihar etmesini teklif ettiler. Kira teklifi kabul etmedi. Roninler, efendileri Asano’nun kendisini öldürdüğü bıçakla onun kafasını kestiler. Görevlerini tam anlamıyla sembolik olarak sonlandırmak için, efendileri Asano’nun gömüldüğü Sengakuji Tapınağı’na geldiler. Efendilerinin onurunu geri iade etmek için ve onun şerefine, Kira’nın kesilmiş kafasını tapınağa yerleştirdiler.

Onlar ölmeye çok önceden hazırdılar ve kendilerini bu intikama adamışlardı. 46 adam, gerçek samurayın olması gerektiği gibi sadakat olgusunu yerine getirdikleri ve Yamaga Soko gibi adamların ileri sürdüğü idealleri gerçekleştirmiş olmanın rahatlığıyla kaderlerini bekleyecekti. Ayrıca dikkat edildiyse, Asano’nun adamları Kira’nın topraklarına saldırmamışlardı ve onlar için gerekli olan en önemli şeyi almışlardı. Yani Kira’nın kafasını... Efendilerinin onurunu geri verecekleri en önemli malzemeyi…

Geriye bir tek şey kalıyordu. Oishi, Edo’daki şogunluğa ne yapmış oldukları hakkında bilgi vermeleri için iki temsilci gönderdi. Sengakuji Tapınağı’nda bekleyeceklerini ve şogundan olay üzerine bir emir beklediğini iletmişti. Burası yoruma ve her türlü değerlendirmeye açıktır. Kaçmak yerine, görevlerini layıkıyla yerine getirmiş olmanın bir huzuru vardı ve onlar için bir nevi nirvanaya ulaşılmıştı. Artık kalpler rahattı.

Şogun Tsunayoshi, kızgın olmak ve öfkelenmek yerine, 47 roninin liderine gösterdiği sadakate hayran kalmıştı. Bu bakış açısı, şogun Tsunayoshi’nin vereceği kararı çok müşkül hale getiriyordu. Onlara büyük hayranlık duymuştu. Ama bir yandan yürürlükte olan kanunlar vardı, uygulanması gerekiyordu. Onların yaptıkları kahramanca işe sempatiyle bakmasına ve onlarla aynı duyguları paylaşmasına rağmen ikilem içindeydi. Ya Bushido felsefesinin en büyük yönlerinden birini gösterdikleri ve efendileri Asano’nun onurunu savundukları için onları affetmeliydi. Çünkü Bushido prensipleri açısından, takdir edilecek bir olaya imza atmışlardı. Ya da kanunlarda yazılı olduğu üzere onları cezalandırmalıydı. Eğer duygusal sebepler nedeniyle onları affederse, onların onurlarını küçümsemiş ve samuray kurallarını zayıflatmış olmaz mıydı?

47 gün süren düşünme evresinden sonra Tsunayoshi, Oishi ve onun hayatta kalmış 45 adamına bir suçlu olarak değil, onurlu bir savaşçı olarak kendilerini infaz etmelerini emretmiştir. Burası çok ilginçtir! Eğer şogun bir suçlu olarak öldürülmelerini isteseydi, onların ortaya koydukları Bushido felsefesi zedelenmiş olacaktı. Ama onurlu bir savaşçı gibi ölmelerini emrederek, hem kanunları uygulamış hem de Bushido felsefesini sekteye uğratmamıştır. Roninler arasında en genç olanı, Kira’nın ölümünü haber vermesi için Ako’ya gönderilmiştir.

4 Şubat 1703 yılında 46 ronin, dört gruba ayrılarak dört farklı daimyoya gönderilmişti. Bunun nedeni, daimyoların, söz konusu emrin uygulanıp uygulanmadığını denetlemeleri ve ölümlerine tanıklık etmeleriydi. Oishi ve geri kalan 45 ronin aynı anda kahramanca seppuku (hara kiri) yapmışlar ve onurluca kendilerini kurban etmişlerdir. Ölümlerinden sonra 46 ronin, efendilerinin gömülü olduğu Sengakuji Tapınağı’ndaki mezarının her iki yanına gömülmüşlerdir.

Söylentiye göre, sokakta Oishi ile ağız dalaşına giren Satsumalı samuray onların gömüldüğü Sengakuji Tapınağı’na gelmiş, ona hakaret ettiği ve bunun kefaretini ödemek istediği için, kendi karnını kesmiştir.

47 Ronin İntikamı, Edo dönemi boyunca büyük tartışmalara yol açmış ve üzerinde çok konuşulmuştur. Mesela Oishi ve adamlarının uygun zamanı bekleyip saldırabilecekleri riski göz önüne alınarak Kira’nın hayatının tehdit altında olmasının göz ardı edilmesi dikkatleri çekmiştir. Ayrıca roninlerin yaptığı işin doğru olmadığını söyleyenler de vardı. Yamamoto Tsunetomo’nun yazdığı Hagakure eserinde Konfüçyüs bilgini Sato Naotaka’nın 47 roninin hareketini kusurlu bulduğu aktarılmaktadır. Ona göre şogun, Asano’ya intihar etmesini emretmişti ve mesele orada bitmeliydi. Şogunun kararına uyulmalıydı. Tsunetomo’nun inancına göre, 47 Ronin Sengakuji’de intihar ettiği zaman görevini tamamlamıştı. Ama Naotaka gibi kişiler Kira için çok ağır laflar etmiş, onu korkak olarak değerlendirmiş ve onun hırsları yüzünden bir çok ölümün gerçekleştiğini söylemiştir. Asami Yasuda gibi isimler, 47 ronini savunmuş ve yaptıkları şeyin şogunluğa meydan okumak olmadığını belirtmiştir. Japonya tarihinin en tanınmış oyun yazarlarından olan Chikamatsu, Chushingura adıyla 47 Roninleri öven bir Kabuki oyunu yazmış ve bu eser, ebedi bir klasik olmuştur.

Oishi Kuranosuke ve onun roninleri bir efsane oldu. Onlar yıllarca Japon televizyonlarında konuşuldu, sinemalara konu oldular, kitaplarda haklarında yazıldı çizildi ve her zaman inanılmaz göründüler. Günümüzde idealize edilmiş samuraya duyulan özlem dinmiyor ve Tokyo’nun Sengakuji Tapınağı gibi mekanlarda bu özlem fazlasıyla açığa çıkıyor. Ziyaretçiler her gün 47 Ronin’in mezarlarında tütsü yakıyor.

2 yorum:

gayin-sin.net dedi ki...

Müthiş bir öykü.
Konfiçyusçular'ın 47 Ronin'i haksız çıkarmasına şaşırmadım. Çünkü oradaki temel felsefe öğretiyi devlete uygulamak, devleti yüceltmek. Tabi yanlış da biliyor olabilirim.

Sevgilerimle.

Melih

Atilla Çelik dedi ki...

O dönemlerde Şogunların sözü bir kanun gibiydi Melih abi. Özellikle Savaşlar Dönemi olarak anılan Sengoku Ciday döneminin sonlanmasından sonra Şogun dönemleri başladı. Samuraylar savaşan askerlerden aristokratlara dönüşmüştü. Şogunlar daha kesin kurallar koymuştu. Bazı kanunlar yürürlüğe girmiş ve o kurallara sonuna kadar uymak çok önemliydi. Bu kuralların dışına çıkıldığında haliyle samuray felsefesi ya da bushido diyelim, bushido harici mihraklar samurayların şogunun emrine tam olarak uymamasını hoş karşılamamıştır. Ama bushido felsefesini birebir yaşayanlar için takdire değer bir durumdu.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails