25 Ağustos 2010 Çarşamba

33 Yaş Sendromu & Ölüm Vakti


"Second Life Syndrome" demiş Riverside şizofrenik bir şekilde...

Öte yandan;

"Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider."
demiş Cahit Sıtkı Tarancı...


Yalan...

Külliyen yalan...

Ömrün yarısı 35 değil, 33... Bunu bilir bunu söylerim.

Dirildiğimizde vücuda geleceğimiz yaşmış 33!!! Bu inanışa göre insanlar dirildiğinde her biri 33 yaşında olacakmış. İlginç!

Bir bebe olarak ölseydik 33'teki görünümümüzü görebilmek.

Ya da 80'lik bir dede olarak ölsek 33 olarak dirilebilmek...

Dua edelim de spermler yeniden dirilmiyor. Trilyonlarca 33 yaş spermleri... Öteki dünya kaldırmazdı katrilyonlarca 33 yaş spermlerini...

Yurtdışında yüksek lisans yapabilmek için söz konusu yaş sınırıdır 33...

Ya da bir futbolcunun ve kamu görevlisinin yurtiçindeyse askerliğini en son erteleyebileceği yaş sınırıdır 33...



33 yaş...

Ömrün en olmuş dönemi ve yaşı...

Tamamen diğer yaşlardan yalıtılmış bir yaş...



Aynı zamanda bazı büyük hastalıkların başlama evresini gösterebileceği yaş sınırıdır 33...

Kendini öne sürme ve varolma savaşının başladığı yaş sınırıdır 33...

Mantıkların daha da güçlendiği ve duygusallığın azaldığı yaş sınırıdır 33...

Sağlık durumunun artık eskisi gibi kendisini revize edemeyeceği ve artık yaşlanmaya hazır olmanın, ne yapılırsa yapılsın yaşlanmanın önüne geçilemeyeceğinin, koroner kalp hastalığının yüzde ona yükseleceği yaş sınırıdır 33...

İnsan hayatının en önemli 3'lerinden biridir 33... Kendi içlerinde sorunlar barındırır...

Bir balet için dede olmak demek 33 yaş...

33 yaş her şeyin merkezidir.



Nasıl ölmek isterdim?

Fantastik!

Kamelot'un "Up Through the Ashes" parçasının 2:46 ve 3:33 süresi arasındaki melodileriyle...

Çığlık ata ata...

Yine karşımıza 33 çıktı...

Parçanın 1:33'üncü süresinde Roy Khan "insan ötesinin" çok ama çok içten bir şekilde "You want to die..." demesi, "mesajı al ulan pezevenk!" tadında...

Ne de fantastik...


Gün gelip yaş 35’e dayansa da ömrün yarısı değildir.


-------------------

2007 yılında 31 yaşındayken yazmış olduğum bir yazının bir kısmı.. İki yıl öncesinden, sendrom olur mu acaba sorusu vardı zihnimde. Şu an yaş dayandı 34’e. Yaş 35 olsa da önemsiz. Ömrün yarısı değil.. Gerçekten de.. Ne sendrom var ne de bir şey..

Tek bildiğim her geçen gün büyümek. Sürekli büyümek.. İçimdeki çocuğun hep yaşaması ve yaşanan onca hengameye rağmen bazı zamanlarda kendimi hala büyümemiş gibi hissetmek.. Mutluyum lan anasını satayım diye keyif çatmak..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bugün 33 yaşına basıyorumm ,çok değil daha bir iki yıl önce acaba aynada yüzümdeki ilk kırışıklıkla karşılaştığımda ne hissederim diye düşünürdümm ve bu sabah aynaya baktığımda gördüm ki ,gözümün altında çok ince bir çizgii,,,biliyor musunuz bazı şeylerin olduğunda size yaşatacağı kötü şeyleri hayal etmek onunla karşılaştığınız andan daha acı ve yorucu olabiliyor..........

Sonra 33 yaş ile ilgili nette dolanırken blogtaki güzel satırlara rastladım ,özellikle de son bölüm evet ha 32,33,ha 29 farketmiyor hiç...

ve evet yaaa herşeye rağmen mutluyum lan anasını satayımmmm:)

.................

Adsız dedi ki...

Çeyrek asırlık kardeşiniz olarak, bilmiyorum garipsenir miyim ama: ben 40 yaşında ölmek isterdim.Belki de ileri yaşlarda "kendi hayallerimi hala gerçekleştirememiş olabilme" endişemden olsa gerek..


Evet, bana da artan yaşlarımla beraber sanki hiç büyümemişim gibi geliyor.Aslında yaşından genç göstermek bile, avutmuyor insanı yaşlanmaya karşı..

Neticede insan, bir kez yaşıyor hayatı.Ve sen farkında olmasan bile hızla akıp gitmekte.

O halde güzel tesirler bırakmalıyım şu fani alemde diyorsun ve ahireti düşünüp ona hazırlığa gayret ediyorsun..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails