Yine ilkokul üçe gittiğim dönemler. Maceralardan macera beğenebilirdim. Evimiz denizin hemen dibindeydi ve bazen sabahları denize giderdik abilerimle. Bazı günler de iskeleye gider ve balık tutmaya çalışırdık. Genelde kaya balığı çıkardı ama olsun, amacımız yenebilir balık tutmak ve onu yemek değildi ki! Yeter ki balık olsundu ve yeter ki avlayabileydik.
Yine bir sabahın köründe iskeleye balık tutmaya gittik, iki abim ve ben. Biraz zaman geçtikten sonra eve dönüyorduk. Tam iskeleden çıkar çıkmaz öfkeden kudurmuş bir köpek saldırmaz mı bize! Neye uğradığımızı şaşırdık.
Yine bir sabahın köründe iskeleye balık tutmaya gittik, iki abim ve ben. Biraz zaman geçtikten sonra eve dönüyorduk. Tam iskeleden çıkar çıkmaz öfkeden kudurmuş bir köpek saldırmaz mı bize! Neye uğradığımızı şaşırdık.
İlk olarak ufak abim tabanları yağladı, sonra da büyük abim, en son da ben. Tabanları yağladığımız yer ise iskelenin altıydı. İskelenin altına öyle canhıraş girmiştim ki, tavandan sarkmış bir demir parçasına hayvan gibi kafayı geçirmiştim. Ama öyle korkmuştum ki acının en ufak bir hissi dahi yoktu beynimde. Köpek en sonunda bizi oraya sıkıştırmıştı. Ya denize atlayabilirdiniz ya da arkanızdan birkaç gram aldırabilirdiniz. Köpekle direkt karşı karşıya kalan ben olmuştum ve ufak abim nerdeyse denize atlayacaktı, hemen onun ardında büyük abim vardı. Ben köpekle baş başa göt gibi kalmışken, onlar kendi götlerinin derdindeydi. Sonrasında ne olduysa köpeğin sahibi geldi de götümüzü kurtardı.
Hem bu saldırının şoku hem de ağabeylerimin beni hiç düşünmeden kendi kıçlarını kurtarmayı düşünmeleri, geri dönüş yolculuğunda beni öyle düşündürmüştü ki. Bir yandan olayın etkisiyle titriyordum. Zaten oraya taşınmadan birkaç ay önce bir köpeğin saldırısına maruz kalmıştım. Köpek kolumu kapmış ama ısıramadan sahibi çok pis köteklemişti köpeği.
Bu iki olay sebebiyle uzun zaman it fobisi yaşadım. Köpek gördüğümde tırsıyordum ve aklıma bu iki olay geliyordu. Şerefsizlik de cabası!
Şimdi ise köpeklerden zerre korkmam. Oralı bile olmam.
O esnalarda okula gitme maceralarım biraz sıkıntılı olurdu. Tren raylarının üzerinden geçmem gerekiyordu her sabah. Öyle bir yerden geçmem gerekiyordu ki, tam da viraj yeriydi. Bir trenin gelip gelemeyeceğini görebilmek imkansızdı. Tamamen kulak kabartmalıydım. Bu konuda yeterince sorunlu oluşum (kulaklarım ağır işitir) başıma dert açacak gibiydi.
Aslında alt geçit vardı ama iki nedenden dolayı alt geçitten geçemiyordum. Alt geçidin önünde bir şantiye vardı ve geçidin ardından baktığında hemen öbür tarafta eşek gibi bir köpek olurdu.
Hadi, varsayalım onu aştın. Bu sefer de son derece bakımsız, hortlak gibi duran Rum Ermeni mezarlığının önünden geçmem gerekiyordu ki, bu iki sıkıntıyı göz önüne alınca, hemen ileriden rayların üstünden karşıya geçmek bana daha uygun geliyordu.
Bir gün sabah mahmurluğu üzerimdeydi. Herhangi bir şeye konsantre olabilecek bir kafa yapısında değildim. Tam adımımı raylara atıyordum ki, öküz gibi tren düdüğünü duymam ve kendimi geri atmam bir oldu. O bir adımı ileriye doğru atmış olsaydım, şu an belki de bunları yazıyor olamayabilirdim.
Sonuçta buradayım…
Oradaydım değil!
Kötü bir anı olarak bir atın tren tarafından nasıl paramparça edilebileceğine şahit olmuştum. Atın teki rayların üzerindeydi ve tren fren yapmasına rağmen başarılı olamamış, atı altına alarak paramparça etmişti. O parçalanmış cesedi gördüğümde kusmamak için kendimi zor tutmuş ve gerisin geri hayvan gibi kaçmıştım oradan.
9-10 yaşında bir veletken bu kadar şeyi çok yakın zamanlarda yaşamak gerçekten çok kastırıcıydı. Hem de bir kaç aylık süreç içerisinde.
2 yorum:
Aydın'da otururken bizim evin önünden de tren yolu geçerdi ve ben de bir atın ezilişine şahit oldum. günlerce ağlamıştım, gerçekten korkunç bir şey bir çocuk için. çocuğu bırak şimdi de öyle bir manzara görsem günlerce kendime gelemem sanırım.
Tren yolu civarında oturmak çok sakat bir olgu. Bir kere de intihar eden birine rastlamıştım. İntihar ettiğini görmemiştim ama rayların üzerinde başı olmayan cesedi görmüştüm. Beyin parçacıkları dağılmıştı her bir yere. Acayip kötü olmuştum. Gerçi o zaman daha büyüktüm. Ona rağmen insan çok etkileniyor.
Yorum Gönder