2 Nisan 2010 Cuma

Seppuku (Harakiri)


Samuray efsanesinin en önemli öğelerinden ve belki de en inanılmaz yönlerinden biri; intihar etme yöntemlerinden olan seppuku (harakiri) dur.

Eski Japonya’da, samurayların intihar etmesi çok köklü bir gelenek olmuştu. Çünkü gururlarını yitirdikleri anda seppuku yöntemiyle intihar ederek onurlarını kurtarmışlardı. Samuraylar; şoguna, topluma karşı kusur işledikleri, küçük duruma düştükleri, savaş esnasında esir düşeceklerini anladıklarında Batıda bilinen adıyla harakiri yapmışlardır.

Seppukunun ilk uygulayıcısı kimdir ve ilk ne zaman görülmüştür? Söylenceye göre Taira ve Minamoto klanlarının sürekli birbirleriyle savaştıkları, mücadele ettikleri bir zamanda 1156’da Hogen’de görülmüştür. Uno Chikaharu denilen bir samuray ile takipçileri kuşatılıp esir alınacakları zaman kendilerini öldürmüşlerdir. Tabii bu olayın gerçek manasıyla seppuku olduğunu söyleyebilmemiz çok güç. Çünkü seppuku olabilmesi için belli kurallar takip edilerek bir törenin uygulanması gereklidir. Çevrenin kuşatıldığı bir esnada kılıcı kullanabilmek ve bıçakla karnı deşebilmek ne kadar mümkündür? Ama, seppuku başkadır, bir savaş anında kendini aniden öldürmek başkadır.

Kronolojik olarak bakacak olursak, ilk seppukuyu Taira samurayları yaşadığı adasına yaklaşınca okçu Minamoto Tametomo yapmıştır. Bir savaşta yenilginin anlaşılmasından sonra yapılan seppuku açısından bakınca, bu bağlamda başlangıç sayılacak ilk olay Minamoto Yorimasa’nın 1180 yılında Uji Savaşı’nda seppuku yapmasıdır. Halbuki seppuku yaptığı sırada savaş hala sürüyordu ama mağlubiyet kesinleşmişti. Yorimasa’nın intiharı neden çok önemli olmuştur? Batıda bilinen adıyla harakiri, yüzyıllar boyunca asilce ve korkusuzca yapılan bir tören olmuşsa, bu törende en büyük modele Yorimasa’nın intiharı öncülük etmiş ve onun intiharı örnek alınmıştır.

Minamoto Yorimasa, oğulları düşman ordularını karşılarken, kendisi Byodo Tapınağı’nda inzivaya çekilmiş, seppuku yapmadan önce, ölümünden sonra okumaları için tapınakta savaş hayranları için bir şiir yazmıştır:

“Fosilleşmiş bir ağaç gibi
Biz hiç çiçek açamazken
Acı benim yaşamım olmuştur
Meyve üretememeye mahkum edilmiş”


İşte Minamoto Yorimasa’nın bu şiiri ve intiharını, sonraki tarihlerde diğerleri takip etmiştir. Örneğin 1582 yılında Yamazaki Savaşı’ndan sonra Akechi Mitsutoshi eşi görülmemiş bir şekilde intihar etmiştir. O bir fırça kullanarak, kendi kanıyla duvara bir şiir yazmış ve sonrasında intihar etmiştir. Aşağıda bahsedeceğimiz seppuku töreni, Minamoto Yorimasa’nınkinden farklılık gösteriyordu. Çünkü o intihar ederken bir yardımcı kullanmamıştır ve kendi başına intihar etmiştir.

Bu ölüm ve intihar metodu bir nevi pratik ders gibi motivasyona tabi tutulmuştur. En başlarda seppuku yöntemi oldukça acı veriyordu. Çünkü bıçak mideye sokulup çevrilmekteydi ve ölüm bir anda gerçekleşmezdi. Bu çok büyük bir acı veriyordu ve intihar eden birinin kendi kafasını kesmesi çok zordu. Yüzyıllar boyunca, seppukunun arkasında bir yaşam felsefesi rafine edildi.

Bir samuray, Minamoto Tametomo ve Minamoto Yorimasa’nın ölümünden yüzyıllar sonra, bir insanın ruhunu elmanın çekirdeklerine benzetmiştir. Elma, dalından koparılsa bile onu yaşatan varlığın kaybolduğu söylenemez. Bir bütün olarak vardır ama çekirdeğini kimse görememektedir. Eğer sözler bunun aslını anlatmaya yetmiyorsa bunu göstermenin asıl yolu gözlere göstermektir. Bunu göstermenin tek yolu vardır. Bir bıçağı elmanın derinliğine fırlattığında göbek kısmı açılacaktır ve çekirdek açığa çıkacaktır. İşte o an elmanın özünün varlığı ortaya çıkar. Elmanın özü, yaşamı anlamak uğruna feda edilebilir.

Bazıları samurayların kendilerini şereflendirmek ve olağanüstü yiğitlik göstermek için karınlarını kestiklerini yazar. Soylu olmayanlar, alt tabakadan olanlar kendilerini asabilirken, boğabilirken, samurayların kadınları kendi boğazını kesebilirken (ojigi), sadece samuraylar seppuku yapabilirdi.

Edo dönemi ile birlikte seppuku yöntemi, Shinto’nun fısıltılarıyla gerçekleştirilen bir ayin gibi gelişti ve asıl halini aldı. Seppuku yapacak kişi, beyaz bir kimono giyip büyük bir minderin üzerinde dizlerinin üstünde oturur. Bir metre arkasında kaishakunin denen intihara yardımcı olacak başka bir kişi yer alır. Sol tarafında bağdaş kurmuş ikinci kaishakunin de yer alabilir. Kaishakunin’ler, intihar eden kişinin en yakın arkadaşı olurdu. Kaishakunin’in görevi, intihar eden kişi karnına bıçağı sokup çevirdikten sonra -bu tarz ölüm çok zor olduğundan ve çok acı çektirdiğinden- kılıçla başını kesmekti. Böyle bir ayini bozmak, yanlış yapmak ya da yapamamak çok utanç verici bir durumdu ve çok sağlam bir el gerektiriyordu. Seppuku kısaca nasıl yapılır?


Samurayın önünde cilalanmış tepsi üzerinde bir bıçak durur. Kendisini hazır hissettiği zaman kimonosunun önünü açar ve karnı açığa çıkar. Bir eliyle bıçağın kınını tutarken, diğer eliyle bıçağı çıkarır. Bıçağı karnının sol tarafına sokar ve sağa doğru çeker. Bıçak karın içinde dönmüş olacak, bağırsak kesilecek ve yara iyice açılacaktır. Bir çok samuray böyle bir sona kolay kolay katlanamaz, seppuku inanılmaz acı verir ve bu acıyı daha fazla çekmemesi için yardımcı samuray, harakiri yapan samurayın kafasını kılıç ile keser. İnceden inceye düşünülmüş bu haliyle seppuku, tılsımlı bir tören havasına dönerdi. Seppukunun sona erdirilmesi jumonji olarak bilinmektedir.

Hakagure eseri ve diğer Edo dönemi eserleri, kaybeden samurayların soğukkanlı bir şekilde intihar etmelerini nakleder ve karınlarını kesmelerinin hemen ardından kafalarını da kaybetmeleri, olayı farklı bir boyuta getiriyor. Sonuçta samuraylar her şeyden önce bir insandı ve yeni bir hayata hazır olmak açısından seppukuya her zaman hazırdılar. Bu “Savaşçının Yolu”ydu.

Samurayların seppuku yaparken acısını dindirmek ve ölümü daha çabuk getirmek için kaishaku adı verilen yardımcıyı kullanması, çok sık başvurulan ve kabul edilebilir bir davranıştı ama söz konusu destek asla popüler bir vazife olmamıştır. Hagakure kitabının yazarı Tsunemoto bu konuda şöyle demektedir: “Yıllar boyu kaishakuya ihtiyaç duyulması bazı samuraylar tarafından hastalıklı bir alamet olarak düşünülmüştür. Bunun nedeni, iş iyi yapılmış olsa bile (kafa temiz bir şekilde kesilse bile) bu işten elde edilen ünün kazancı yoktur. Ama varsayalım kaishaku bir hata yaparsa bu onun için büyük bir hatadır.”


Seppukunun şartları ve kuralları bellidir. Bu bağlamda, kusursuz bir seppuku yapmak pek kolay değildir. Seppuku yapan bir samurayın başını kesmekle görevli olan kaishaku başarısız olursa, başı iyi kesemezse, bu durum onun için çok büyük bir utançtır. Buradan çıkardığımız anlam, kaishaku olmanın büyük sorumluluklar getirmesi ve doğru yapamama korkusunun mevcut olmasıdır. Mesela, baş kesildiği zaman baş direkt yere düşmelidir, düştüğü yerde kalmalıdır ve düşme noktasından uzağa gitmemelidir. Eğer kaishaku’nun kılıç darbesiyle kesilen baş uzağa düşerse bu büyük bir utançtır. Neden utançtır? Çünkü baş kesildiği an direkt yere düşmüyorsa ve daha uzağa düşüyorsa, seppuku yapan samurayın daha fazla acı çektiği düşünülür. Başı tam olarak kesememek büyük bir utançtır. Başı tamamen kesmek, en temiz seppuku yöntemidir.

1185 Dan No Ura savaşında intiharın farklı bir şekli görülmüş ve toplu intiharlar dikkati çekmişti. Bu savaşta kendisini denize atıp intihar eden çok samuray görülmüştür. Ama seppukuyu düşününce olay daha farklıydı. Denize atlayarak bir samurayın kendi yaşamını alması seppuku değildir. Çünkü, seppukunun yapılması sadece bir yaşamın sonunu getirmek değildir. Daha da ötesidir. Seppukunun toplu olarak bir gelenek halini alması, tahminen 1180 Gempei Savaşı’ndan sonra mümkündür. Ama diğer taraftan alternatif intihar seçimleri olmuştur. Örneğin, 1184 yılındaki Awazu Savaşı’nda Imai Kanehira çevresi düşmanları tarafından sarılınca, kılıcını ağzına sokarak atından yüzü koyun atlamıştır.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazı çok güzel vediğiniz bilgiler çok değerli. Mesela ekleme olarak seppuku yapacak samuray en sevdiği yemeği yermiş. Fakat bir merak ettiğim unsur seppuku yapmadan önce samuray küçük bir kağıda bir yazı bırakıyor ve seppukuyu uygulayacakları hançere bir sıvı dökülüyor. Bunlar hakkında da bilginiz varsa paylaşırsanız çok memnun olurum. Saygılar.

Atilla Çelik dedi ki...

Merhaba,


Yazıyı beğenmenize sevindim. Samuraylar seppuku yapmadan önce ufak kağıda ölüm şiirlerini yazarlar. Ölüm şiirleriyle ilgili bir yazının blogda olması lazım.

İlgili sıvı ise hançeri parlatmak ve güzel göstermek için kullanılır. Sonuçta kılıç onlar için namus demektir.

Mengüberdi Yalquzaq dedi ki...

Atilla Bey, merhaba. Arama motoruna "seppuku felsefesi" yazmamı müteakip kendimi sizin değerli blog'unuzda ve bu paylaşımınızda buldum. İzninizle seppuku/hara-kiri ile ilgili bir anekdot eklemek isterim.

Modern Japon edebiyatının usta kalemi ve "Modern Japonya'nın Leonardo da Vinci'si" Yukio Mishima hakkında yazılmış bir biyografi çalışması okuyordum. Henry Scott-Stokes'in aktardığına göre 18 Eylül 1966'da, Tokyo'daki "Foreign Correspondents' Club"ın bir yemeğinde, Yukio Mishima kendisine yöneltilen 'seppuku üzerine ne düşündüğü' sorusuna şu minvalde cevap vermiş:

《...feodal zamanlarda samimiyetin bizim sakatatlarımızda/iç organlarımızda yerleşik bulunduğuna inanırdık ve eğer samimiyetimizi gösterme ihtiyacı duyarsak karınlarımızı kesip onu dışarı çıkarırdık."

Yukio Mishima, asıl adı Kimitake Hiraoka, bilindiği üzere yaşamına seppuku yaparak son vermiştir. Şu güne kadar okuduğum en özlü ve etkileyici seppuku tanımı herhalde budur.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails