Herkes yazar olamaz. Yazar olmak sadece bilgi sahibi olmak değildir. Aynı zamanda kafanızda yarattığınız dünyayı ve hayal gücünüzü birebir aktarabilmektir. Bunu bir sanata döndürmek ve hayata ışık tutmaktır. Bazen bahsettiğiniz şeyler asıl amaç değildir. Araçtır. Yazıtların içeriğinden yola çıkarak kendi amaçlarınızı yaratırsınız.
Yaşadığınız bir andan yola çıkarak ilhamlanmak, bu ilham paralelinde müthiş bir dünya yaratmak, okuyucuları hayal gücünüzle baş başa bırakmak, onları sihir esintileri içine mahkum etmek ve okuyucuyu adeta büyülendiği bir dünyada yaşıyormuş gibi etkilemek kolay bir şey değil.
Orta Afrika’da doğan, küçük yaşlarda İngiltere’ye giden, Oxford Üniversitesi’ni tamamlayıp Londra’da bir hukuk bürosuna ortak olup sonrasında bunu elinin tersiyle itip yazarlığı seçen Michelle Paver böyle bir isim. Kendisini Ursula K. Le Guin, Tolkien gibi duymamışsınızdır. Onlar kadar bilinmez. Underground bir isimdir. Tarihöncesi Günlükleri adıyla bir seriye başlamıştır ve bu seri hala sürmektedir. Bu seri an itibariyle sırasıyla Kardeşim Kurt, Ruh Gezgini, Ruh Emici, Sürgün ve Yemin Bozan isimli beş kitaptan oluşuyor. Bu serilerde Torak isimli çocuk sayılabilecek bir maceracımızın başından geçenler anlatılıyor. Bu gezgin üzerine bazı önemli kehanetler mevcuttur.
Bu seriyi ilk okumaya başladığım andan itibaren büyülü bir dünyaya girmiştim. Tasvirlerin ruhuma işleyişi, beni çok gizemli bir dünyaya ve tedirgin edici sihirli bir ormana götürmesi, kitabı okurken çok sihirli bir dünyada yaşamam, her cümlede sanki bana sihirle dokunuluyormuş gibi hissetmem gibi etkileri es geçemem. Maceranın geçtiği her yerde konuşamadığı ve duygusu olmadığını sandığımız varlıkların bir ruha sahip olduğunu algılıyoruz. Ağaç bile acı çekmektedir kendisine pençe atan ayı darbesinden. Bir kurtarıcıyı aramaktadır kasvetli orman. Koca dünya çeşitli klanlardan oluşmakta ve nehirlerle sınırlanmaktadır. Kurt Klanı’ndan Somon Klanı’na, Domuz Klanı’ndan Kuzgun Klanı’na kadar..
İlk kitap Kardeşim Kurt'ta bir ayıya büyü yoluyla ifrit musallat edilmiştir. Bu ayı Torak’ın babasını öldürür. Babası bu ayının tamamen kötülükle dolu olduğunu, öldürdüğü her canlıdan güç kazandığını, aldığı her canın ardından büyüyeceğini, gökteki ayın bir ay sonra kızıla dönüşeceğini ve o esnalarda yenilmez olacağını söyler Torak’a. Torak’ın yapması gereken ise bir ay dolmadan en kuzeyde yer alan Dünyanın Ruhunun Yaşadığı Dağı bulmaktır. Bunu yapmadan önce yol esnasında bir bilmeceyi çözmeli, bu bilmece sonucunda üç adet parçayı bulmalıdır. Torak’ın farkında olmadığı gizli hisleri ve güçleri vardır. Yolculuğu esnasında karşılaştığı yavru kurtla kaderlerinin ortak çizildiğini sonra fark edecektir. Gizemli dünya üzerimize düşmeye başlar akabinde.
O andan itibaren sihirli bir dünya sizi içine çeker. Doğayı içinize çekersiniz her sayfayı çevirişinizde. Dallar ve yaprakların hışırtılarını duymaya başlarsınız kitabın sayfalarının hışırtılarıyla birlikte. Nehirler, yosun bağlamış kayalar, üvez ağaçlarının kızıllığı kavrar ruhunuzu. Ama bu Orta Dünya dedikleri fantastik dünyadaki gibi değildir. Daha doğal, çağ öncesi ve sihirlidir. Karanlık, dostluk, kasvetlilik ve natürellik nüfuz etmiştir cümlelere.
İlk kitap Kardeşim Kurt bir dostluk, mücadele ve ihanet öyküsüdür. Bizi binlerce yıl öncesine, karanlık ormanın büyülü ve acımasız dünyasına götüren.
Tarihöncesi Günlükleri dizisi, Paver’in hayvanlar dünyası, antropoloji ve tarihöncesine duyduğu ilginin sonucu ortaya çıkan bir seri. Yazar aynı zamanda, yaptığı kimi yolculuklardan, özellikle de Güney Kaliforniya’nın ıssız bir vadisinde dev bir ayıyla karşılaşmasından esinlenmiştir.
Sihirlenmek isteyenler için..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder