26 Nisan 2010 Pazartesi

CASHBACK


Şu yaşıma kadar izlediğim tartışmasız en iyi filmlerden biri olan CASHBACK isimli sinemadan kesip çıkarttığım bazı enfes diyaloglar.. Film bittiğinde ekran başında put gibi kala kalmıştım. Müthiş bir sanat eseri ve mükemmel bir storyteller..



Bir insanın kafa tasını kırmak için yaklaşık 230 kiloluk baskı gerekir. Ama duygular daha hassas şeyler.

***

Suzy'i ele alalım, ilk gerçek kız arkadaşım. İlk gerçek kalp kırıklığım, tam önümde vuku buluyor.

Asla bir araba çarpışmasına benzeyeceğini düşünmemiştim. Frenlere asılıyorum...

...ve duygusal bir darbe ile fırlıyorum.

Peki, bunların hepsi benim suçum mu?

Bu tür zamanlarda aklınızdan çok garip şeyler geçebiliyor. Geçirdiğimiz 2,5 yıl.

Verilen sözler...

Ailelerle çıkılan tatiller...

Ikea'dan birlikte aldığımız abajur.


***

Suzy ile ayrıldıktan sonra, artık uyuyamaz oldum.

Ne kadar uyumaya çalışsam, o kadar yoruldum.

Hep gözlerim açıktı.

Her şeyi denedim.

Uykuya karşı bağışıklık kazanmıştım.

Birden bire fazladan sekiz saat bulmuştum. Hayatım üçte bir oranında uzamıştı.

Çabuk geçmesini istiyordum, ama bunun yerine her saatin, her saniyenin geçişine tanık olmaya zorlandım.

Bu acının zamanla geçmesini istedim.

Ama olayların getirdiği acımasız noktada elimde çok daha fazla zaman vardı.

Suzy'i düşünmek için daha fazla zaman.

***

Zamanımın bir kısmını takas etmem gerektiği ortadaydı.

Daha uzak bir yerde olsam baygınlık geçirebilirdim. Bir dizi bilinmeyen sonuç yola koyulmuştu durdurulmaz bir kader dalgası gibi üstüme doğru geliyorlardı.

Böylece Sainsburys'de gece vardiyasında çalışmaya başladım.

Normal insanların çoğunlukla uyuduğu zamanlarda zamanımı takas etmekle meşguldüm. Ben onlara fazladan sekiz saat, onlar da bana para veriyorlar.

Takas...

***

Güzelliğe olan bu takıntım çok ufakken başladı.Altı veya yedi yaşındaydım, babam ve annem eve yabancı öğrenci almıştı. Kız ergenliğinin son yıllarındaydı ve civardaki okullardan birinde İngilizce okuyordu. Bir İsveçli olarak, duştan odasına yürürken mütevaziliğe gerek yoktu.


İşte o an çok aydınlatıcı bir şey oldu.

Bu şekilde hiç görmediğim kadın vücudu ifşa edilmişti. Büyülenmiştim ve çıplaklığının güzelliğini merak ediyordum. Ve dünyayı dondurmak istiyordum, böylece bu anı bir hafta yaşayabilirdim.

Hiç böyle bir duyguya kapılmamıştım.

Bugün bile hâlâ gördüğüm en güzel şeylerden biri olduğunu düşünüyorum.

Peki bu yanlış mı?

Onları gördüğüm için benden nefret ederler mi?

Yani, herşeylerini gördüğüm için?

***

Bir sanatçı ile sevişmek isteyen bir kadın hakkında bir yazı okumuştum.

Adamın, kendi içini görebildiğini düşünüyordu. Her kıvrımı, her hattı, her girintiyi görebiliyordu,

...ve kendisini eşsiz yapan güzelliğin parçaları olduğu için bunları seviyordu.

Ve bittiğinde, zamanı başlatmak için tek yapmam gereken parmaklarımı çıtlatmak.

***

Sık sık, hayatımın geri kalanını durmuş bir dünyada geçirsem, nasıl olur diye merak ediyorum.

Tüm hayatımı iki an içinde yaşamak.

Yaşlılıktan ölürüm ve zaman devam eder.

Genç halim gitmiş ve yerine yaşlı bir ceset gelmiş.

Bu donmuş dünyada çok fazla mı zaman geçiriyordum?

Güvende ve dokunulmaz hissediyordum.

Ama dünya ne kadar güvenli olabilir ki?

Çok garip ama düşündüğüm son şey.belki de zamanı durduran tek kişi olmadığımdı.

***

Zamanı hızlandırabilir yada yavaşlatabilirsiniz.

O anı dondurabilirsiniz bile.

Ama zamanı geri alamazsınız.

Yapılmış olanı yapmama şansınız yok.

Gördüğü şeyi düşündüm.

Göremediği şeyi düşündüm.

Nasıl açıklayacağım düşündüm.

Ama daha çok düşündüğüm söyleyeceğim hiçbir şeyin öfkesine engel olamayacağıydı.

Kaçınılmazı geciktirerek, daha ne kadar burada bekleyebilirdim?

***

Bir zamanlar, sevginin ne olduğunu bilmek istemiştim.

Orada olmasını istiyorsanız, sevgi zaten orada.

Sadece güzelliğin arasında dolanmış ve hayatın anları arasına gizlenmiş olanı görmelisiniz.


Bir anlığına durmazsanız...

...kaçırabilirsiniz.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

O isvaçli ablanın merdivenlerden çıkışı aklıma kazınmıştı neydi o öyle :)

Atilla Çelik dedi ki...

Bir içim suydu. :)

Adsız dedi ki...

''yapmanız gereken iş dışında bir şeyler yapma sanatı bağımlılık yaratır.yapmamanız gereken bir şeyin ve yakalanmanız sonucu karşılacaklarınızın heyecanı,o kadar güçlüdür ki,başkalarına kendi sanatlarını bıraktırır.''

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails