15 Şubat 2010 Pazartesi

Ölüm ve Samuray - Savaş Alanında Ölüm



“Yaşama sıkı tutunanlar ölür, ölüme başkaldıranlar yaşar”

Sengoku Jidai dönemi daimyosu Uesugi Kenshin, ölümünden önce çevresindekilere bu sözleri bırakmıştı.

Ayrıca Hagakure kitabı bilgeliğin kırıntılarını oldukça iyi veriyor: “Düşman oklarına hedef olmak istemeyen bir insan ilahi korumaya sahip olmayacaktır. Bir askerin oklarıyla vurulmaktan korkmayan bir insan eğer büyük bir savaşçıysa, ölmeyi istediği için korunmuş olacaktır.”

Barış zamanında bir samuray ölümü düşünmek için boş olurken, dövüşen bir samurayın daha iyi bir düşüncesi olmayacaktı.

Savaştayken ölümün gölgesinde emniyette olan hiçbir samuray yoktu ve bir çok ünlü isim savaş alanında öldü. Uesugi Kenshin’in babası savaşta öldürüldü ve onun gibi bir çok isim düşman kılıçları karşısında yere düşecekti: Imagawa Yoshimoto, Ryuzoji Takanobu, Saito Dosan, Uesugi Tomosada... Önemli savaşçılar düşman saldırıları karşısında katledileceklerdi. Bazıları savaşı kaybettikleri için intihar edeceklerdi: 12. yüzyılda Minamoto Yorimasa’dan 16. yüzyılda Sue Harukata’ya kadar. Gördüğümüz gibi, samuray ölüme felsefi bir açıdan yaklaştı. Güzellik yada kalıcı bir dokunaklılık, bir samurayın hayatında görülebilirdi. Daha doğrusu savaş alanının iç karartıcı ayrıntılarında bir katliam yaşar ve No Drama eseri Atsumori’yi okursak bunu az çok anlayabiliriz. Bu eserde 1184 yılında Ichi no Tani Savaşı’nda ölen genç savaşçı Taira Atsumori’nin ölümünden bahsedilmektedir ve öldürülen bu adamla onun ruhunun (hayaletinin) karşılaşması anlatılmaktadır.

Taira Atsumori


O zaman onun tüm klanının arkasında,
heybetli gemiler süzüldü.
Gemi içinde olmaktan tedirgin, kıyıyı gördüm.
Ama bütün savaş gemileri ve imparatorluk mavnaları,
uzakta duruyordu, denizin ötesinde.
Karaya çıkmıştım. Atımı dizginledim,
durdum, bir kayıp anında ne yapılabilir diye.
Atıyla arkamdan gelen
Kumagai no Jiro Naozane seslendi.
“Silahımdan kurtulamayacaksın”
Atsumori atını sürdü
ve çabucak korkusuzca kılıcını çekti.
Biz ilk önce hemen yerlerimizi değiştirdik,
sonra, hala at sırtındaydı, boğuşma durdu, düştü
ve dalgalarla yıkanan kıyı üzerinde kapıştılar.
Ama sen benim en iyimdin ve kaybettim.
Karma öğretisi ile yine yüz yüzeydik.
Atsumori seslendi “Sen benim düşmanımsın!”,
Kumagai kılıcını vurmak için kaldırdı; ama
eski düşmanlığını nezaketle değiştirdi,
huzurlu ruhunu vermesi için ismini seslendi.
En sonunda onlar cennette
nilüfer taht üzerinde birlikte yeniden doğdular.
Rensho Kumagai, sen benim düşmanım değildin.
Benim için dua et, özgürlüğüme kavuşmam için dua et!
Benim için dua et, özgürlüğüme kavuşmam için dua et!

Söz konusu Atsumori isimli No dramasının, 16. yüzyılın acımasız lideri Oda Nobunaga’nın favori oyunlarından biri olduğunu not olarak ekleyebiliriz.

Savaş esnasında ölüm ve intihar arasındaki çizgi çok inceydi. Özellikle savaş alanı üzerinde ölmek fikrinin yüceltilmesi ölçüsünün ortaya çıkmasından beri... Kaybeden savaşçıların cesurca ölümlerine şahit oluyoruz. 1575’de yaşanan Nagashino Savaşı’nda Takeda klanı ordusu, Oda Nobunaga ve Tokugawa Ieyasu’nun birleşmiş ordusu karşısında kaybetmişti ve on binin üzerinde ölü adam vardı. Saygın Takeda generali Baba Nobufusa sabah katliamından sağ salim kurtulmuştu ve şimdi geri planda savunma hareketine başlamıştı.

Nobufusa koşarak Takeda klanı daimyosu Takeda Katsuyori’ye seslenir, “Efendim, hemen burayı terk edin, size yalvarıyorum. Ben burada kalacağım ve öleceğim.” O, seksen atlıyla gelmişti ve hepsini kaybetmişti. Bir tepeye tırmandı. Efendisi Katsuyori’nin iyice uzaklaştığını gördü ve düşmanlara haykırdı, “Ben Mino’nun şefi Baba. Beni öldürün ve büyük hediyeyi kazanın.” Düşmanlar onu bıçaktan geçirdi ve o öldü.

Yaşlı generaller ve Baba Nobufusa, Takeda Katsuyori’ye rakibin birleşmiş bir orduya sahip olduğu bilgisini alıp saldırmamasını salık verse de, Nobufusa’nın ölümü ona daha çok acı vermiştir. Katsuyori, Baba’nın ve meslektaşlarının tavsiyesini dinlememiş ve en ünlü adamlarını kaybetmişti.

Tavsiyeleri dinlenilmeyen, görmezlikten gelinen ve savaş alanında ölen bir başka savaşçı Taira klanının en büyük generali olan Taira Tomomori’ydi. Yakın zamanda olan Gempei Savaşı’nı ileri sürerek daimyosu Taira Munemori’ye yeni savaşın gereksizliğini anlattı. Munemori onun önerisini reddetti. 1185 Dan no Ura Savaşı’nda (deniz savaşıydı) bir çok Taira generali hayatını kaybetti. Bütün umudunu yitiren Tomomori kendi yaşamını almayı kararlaştırdı.

“Yeterince gördüm” dedi Tomomori. “Şimdi yaşamımı alma zamanıdır” diyerek kendi yetiştirdiği kardeşi Iga no Heinaizaemon Ienaga’ya emretti. Ienaga’ya “Ne diyorsun? Sen de vaadinde duracaksın, değil mi?” dedi. Ienaga: “Kesinlikle”

Ienaga onun ikinci zırhını giymesine yardımcı oldu, kendisi de başka bir tane giydi ve birbirlerinin ellerini kavrayarak ikisi denize atladı.

Tomomori’nin yardımcısının onu ölümünde takip etmesi, düşüncesizce, olağanüstü bir hareket değildi. Bu aynı zamanda Tomomori’nin, Taira klanının lideri Munemori’ye karşı gelmemesiyle aynı manaya geliyordu.

Kusunoki Masashige'nin Heykeli


Başka bir ölüm konusunu, 14. yüzyıl öncesinin İmparatora sadık isimlerinden ünlü Kusunoki Masashige daha iyi resimleyemezdi. O, iki savunma mevki olan ve inatla çok büyük düşman ordularına karşı direnen Akasaka ve Chihaya’nın savunma mühendisi olarak hatırlanır. Taiheki eseri Akasaka’nın düşüşü hakkında şunları yazar:

"Malzemeyi tedarik etme konusunda zamana sahip olmaksızın Kusunoki Masashige, aceleyle bu kaleyi (Akasaka Kalesi) inşa etmişti. Sadece yirmi gün geçtikten sonra savaş başlamış ve kale kuşatılmıştı, kalede sadece dört ya da beş gün yetecek kadar erzak kalmıştı. Masashige adamına baktı ve şunları söyledi: “Biz birkaç savaş kazandık ve sayısız düşmanı yok ettik. Ama onlar oldukça fazlalar. Bu arada yiyeceksiz koşturuyoruz ve az da olsa yardıma gelecek birlikler yok. Ülkeyi birleştiren efendiye(İmparatora) yardım etmek kararlılığıyla bu şehir kurulduğunda ilk askerlerdendim. Eğer zaman doğruysa ve hareket yerinde olacaksa, hayatımı vermek konusunda tereddüt etmeyeceğim. Yürekli savaşçı önemli fırsatlarda tedbirini alan ve olaylar örgüsünü iyi seçen kişidir. Bu yüzden ben Masashige, bu kaleyi vermek ve düşman eline geçmektense intihar ederim.”

Masashige’nin kararı Chihaya’daki doğu ekiplerini utandırdı, ama kazanamayacağını bildiği bir savaşa mecbur edildi. Savaşı bitirmek için saldırmayı arzulayan İmparator gerekenleri yapmıştı. Önceden hazırlanmış olan Masashige, 11 yaşındaki oğlunu ziyaret ediyor ve ona aynen şöyle diyordu. Aslında bu sözler oğluna son sözleri olacaktı: “...Eğer çok önemli bir sözümü aklında saklamak istersen, şimdi söyleyeceklerim asla kulağından çıkmayacaktır. Şu an yaklaşan savaşın bizim ülkemizin kaderini belirleyeceğini düşünüyorum ve bu yaşamda senin yüzünü son kez görmüş olacağım. İnsanlar savaşta öldüğümü öğrendiği zaman, Ashikaga Takauji’nin bizim topraklarımızı ele geçirdiğini farz edebilirsin. Ne olursa olsun, sadakatimiz yok olmayacak ve kendi yaşamımız için teslim olmayacak. Klanımızda sadece birkaç genç adam sağ kalabilir. Kongo Dağı’nda saklan ve düşmanla savaş. Bu senin ilk evlatlık vazifen olacak”

Bunları söyleyen Kusunoki Masashige 1336 tarihli Minatogawa Savaşı’na gidiyor, altı saat boyunca dövüşüyor ve en sonunda kaybediyordu. Çevresi tamamıyla düşmanlarla çevrelenince intihar ediyordu. Onun oğlu Masatsura da babasının sözlerini kalbine işliyor, onun mücadelesini devam ettiriyordu. Acıdır ki Masatsura bir savaşta hayatını kaybediyordu ama, onun soyunun isimleri bir tapınak kapısının üzerine kazınıyordu:


Dönmeyeceğim, cüret edeceğim
Adımı koruyacağım
Oklarla öldürülmüş bedenlerin arasında

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails