14 Mayıs 2010 Cuma

Kulaklıklı İnsanların Makus Talihi


İnsanlar müziği sever. Bazıları çok, bazıları az. Bazıları için hayatın en önemli lezzetlerinden biridir. Dinlerken gözleri ışıldar. Parlar. Enerjiyle dolarlar. Bazıları sadece eğlence için dinler. Bazıları ilişmez bile müziğe.

Müziksiz bir hayat düşünemem. Öyle ki, dinlediğim tek bir albüm (Nevermore - The Obsidian Conspiracy) bana 11 Mayıs tarihinde bu blogta “Kutsanmış Tapınak ve İsimler” diye bir yazı yazdırıp onca şeyi hissettirebiliyor. Duyumsadığım müzik ihtiyacı damarlarımda akan kan gibi. Çok etkilenerek dinlediğimde, çok ilhamlı olduğumda nevrim döner. İnanılmaz güzel şeyler hissederim. Aklım evrilir. Bedenim içten içe kenetlenir. Bu dünyadan uzaklaşırım. Dış dünyadan..

Yoğun iş hayatı, yorgun argın eve gelmek derken müzik dinlemek için pek boş zaman yaratamıyorum maalesef. Doğrusunu söylemek gerekirse işten eve, evden işe giderken muhakkak MP3 playerım çalışıyor oluyor. Bazen de hafta sonları kendime çok yüksek sesle müzik ziyafeti çekiyorum kısa süreliğine. Özellikle kahvaltı sonrası.. Hele ki sigarayı yakar yakmaz.

Eğer dışarıdaysam, tek başımaysam asla MP3 playerım olmadan arşınlamam yolları. Kulaklarım sürekli müzikle doludur. Kafeye giderken, belediye otobüsü beklerken, metroyla Kızılay’a inerken, belediye otobüsüyle seyahat ederken.. Eğer bir müziğin içinde çok kaybolduysam, zevkin doruğuna tırmandıysam, öyle bir anda rahatsız edilmek beni inanılmaz rahatsız eder, sinirlendirir. Çünkü ilhamın doruklarına tırmanmışken sırtına değen bir el, karşına geçilip edilen bir laf, sorulan sualler birikir birikir, garip düşünceleri getirir aklıma.

Sahi bu insanların sorunu nedir?

Dışarıda kulaklıkla müzik dinleyen birini rahatsız etme hakkını nereden bulurlar?

Olur ya, kimse yoktur çevrede. Sadece o vardır ve acil bir durum vardır. Eyvallah!

Ama yok!

Belediye otobüsü sırasına girersin. Kilitlenmişsin müziğe. Önünde 20-30 kişi. Arkanda 20-30 kişi. Kulaklıkla müzik dinleyen bir tek sensin. Ama tüm insanlar, diğer 40-50 kişiyi iplemeyip direkt kulaklıkla müzik dinleyen seni bulmazlar mı? İşte bu insanların ruh hallerini, anlayışlılık dirayetlerini anlayamıyorum!

Kulaklıklar takılmış, dalmışsın ayrı bir dünyaya. Birden sırtında bir el. Dönersin. Bir teyze.. Bir şey sorar:

- $@£#{[>]}
- [Kulaklık çıkarılır] Efendim?
- Oğlum, saat kaç?
- [Bileklerime bakarım. Saat namına bir şey yoktur. MP3 playerın saatine bakarım.] Ölüm saati bunlar teyzeciğim, ölüm saati!
- Hıı?


İnsanoğlu neden bu kadar rahatsız ki?

Müzik dinlemeyen ve oldukça müsait olan onca insan topluluğu varken neden muhakkak kulaklıkla müzik dinleyen seni bulurlar ve seni rahatsız ederler? Özellikle hem de!

Neden ama?

Bir değil, iki değil, üç değil… Sayısını bile hatırlamıyorum… Anlayamıyorum da..

5 yorum:

brk dedi ki...

murphy yasası diğebiliriz, gelir seni bulur kadıköyde eşek kadar otobüs durağında :)

Atilla Çelik dedi ki...

Merak etme, seni Şam'da bile bulurlar böyleleri :)

brk dedi ki...

bıraktım zaten müzik dinlemeyi bu aralar telefonun kulaklığı bozulduğundan dolayı, bu aralarda da kimse gelip birşey sormuyor ama :)

Dreamtime dedi ki...

O mağdurlardan biri de benim! Her gün toplu taşımaaraçlarını kullandığım için bu olay hergün başıma geliyor.Artık bıktım huleynnn!!

Atilla Çelik dedi ki...

Bir gün şöyle toplu taşımacılık içinde toplu bir dayak girişimine başvurmak lazım. :)))

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails