11 Mayıs 2010 Salı

Nevermore – The Blue Marble and the New Soul


En sevdiğim grupların başında gelen Nevermore, 31 Mayıs tarihinde yeni albümü The Obsidian Conspiracy'i çıkaracak. Geçmiş albüme göre daha hız kesmiş, daha epik bir albüm ama ben yine de çok beğendim. Albüm üzerine zamanı geldiğinde eğer sağlam bir şekilde ilhamlanırsam yazarım.

Nevermore'u sadece müziği için değil söylemleri için de inanılmaz severim. Çok sağlam sözler yazarlar ve müzikleriyle birebir örtüştürürler. O yüzden benim için her zaman çok özel oldular.

Albümde yer alan bir parça (The Blue Marble and the New Soul) beni daha ilk dinlemede çok sarsmıştı. Ballad havasında başlayıp son kıtasıyla hafif enerjinin aksedildiği parça, dünyaya yeni gelen bir bebeğe nasihatler tadında.. Albüm kapağını ise bu düşünce yörüngesinde anlamlandırabilirsiniz. Geldiğiniz dünya nefret küresi çünkü. İki halden birine dönüşeceksinizdir..



Dünyaya gelirken..
Adımlarına dikkat et
Dostlarını bilgece seç
Birini tanıdığını sandığında bile
Seni küstahça terk edebilecekleri için
Ey küçüğüm

Annen seni kucaklayacak
Baban sana dürüstlüğünü ve çekincelerini öğretecek

Nefret gezegenine hoş geldin, ayıpladığım bu hislerin dünyasına
Çünkü bazıları nefret tohumumu beslemeye zorluyor
Ne hale geldik, tahribatın kalıntıları yok edilemez
Ey küçüğüm

Erkek kardeşin seni sırtından bıçaklayıp gülebilir
Kız kardeşin seni koşulsuzca sevecektir, her sevgide olduğu gibi

Ne hale geldik, tahribatın kalıntıları yok edilemez

Gökyüzünü mükemmel yeni doğmuş gözlerinle süz ey küçüğüm, tadını çıkar
Yürek acısı olacak, yağmur olacak ve haz, anlatamayacağım kadar
Biricik küçüğüm zamanını keşfet

Annen seni kucaklayacak
Baban sana dürüstlüğünü ve çekincelerini öğretecek


Yeni ekleme: Meğer parça youtube'a düşmüş. Onu da koyalım bari..

4 yorum:

Plaseyi Hanri Gibi Vuruyorum dedi ki...

2 gün evvel dinledim albümü. İlk dinlediğim gibi bu şarkıda takıldım. Müthiş olmuş hakikaten. Nevermore'u ilk defa dinledim bu arada.

Taşlamayın... Yeter lan taşlamasanıza!

Siz taş değil ekmek atıyorsunuz, ekmek!!!1 asdşşklasdşlkasd

Bu da böyle bir monologdu!

Atilla Çelik dedi ki...

Anıl'ım, taşlar mıyım ben seni. :) Nevermore candır, kandır. Kaç gündür çıldırtıyorlar beni. Albüm üzerine feci yazasım var ama hala o gaza gelemedim. Çok özel bazı şeyleri hemen yazıyorum. Açık ara en sevdiğim gruplardan biri olan Textures'ı bile yazmam 3-4 yılı bulmuştu sen düşün. :) Liriklerini biraz daha özümsemeliyim.

Adamların Dead Heart in a Dead World ve This Godless Endeavour albümlerine de göz atmalısın. Enstrümanlarına çok feci hakimler.

Özellikle bu parçada erkek kardeşin arkadan bıçakdığını söyledikten sonra "laugh" derken ki o derin gırtlak ve "What have we become, the damage remains and cannot be undone" derken ki fısıltılı vokal ayrı bir gezegene götürüyor beni.

"The river dragon has come" parçasını muhakkak dinlemelisin. Eski albümlerindendir.

blckrm dedi ki...

her dinlediğimde ağlayacak gibi oluyorum...nevermore un etkileyici şarkıları arasına girdi bu da...Warrel Dane kendini her seferinde biraz daha aşıyor..ama albüme canı kanı veren gene Loomis olmuş..Chris broderick gruptan ayrılınca tek başına daha da bir hayvanlaşmış :D

türkçe sözler için teşekkür ederim bu arada...kendimce bazı kısımları çevirdim ama anlamadığım kısımlar da vardı

Atilla Çelik dedi ki...

Rica ederim ne demek. Çok ama çok özel yere koyduğum grup ve müzisyenlere büyük sevgi besleyen insanlarla bir düşünce ortaklığına girince çok mutlu oluyorum. Sanki ne dersem anlayacakmış gibi hissettiriyor.

Jeff Loomis'e dair bu blogta çok video ve konu açtım. Cidden o herif için daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum. Muazzam bir efor ve her geçen zaman ustalaşmak..

Warrel Dane opera temelinin meyvesini topluyor her geçen zaman. Bu nasıl bir insan evladıdır ki "and the maiden spoke" isimli parçada 4-5 farklı vokal metodu birden uyguluyor ve derinlere gark ediyor. Yetenek herkese mahsus olmuyor. Bu adamların müziğine şahitlik ettiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum gerçekten..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails